Joe Biden ve Donald Trump, partilerinin başkan adaylığını kazanmak için yeterli delege sayısına ulaştılar. Bu durumda Kasım ayındaki genel seçimlerde bir kez daha birbirleriyle yarışacaklar. ABD’de üst üste yapılan iki seçimde aynı iki adayın yarışması en son 1956'da gerçekleşmişti. Bu seçimlerde Cumhuriyetçi Başkan Dwight D. Eisenhower dört yıl önceki Demokrat rakibi Adlai Stevenson’u tekrar yenmeyi başarmıştı.
Ancak 2024 seçimlerinde Joe Biden'in bir kez daha Donald Trump'ı yenip yenemeyeceği belirsiz görünüyor.
Gerçekten de birçok anket Biden'ın ulusal onayının Trump’ın gerisinde kaldığını gösteriyor. Biden'in başkanlığı boyunca Amerikan halkının memnuniyetini ölçen anketler derin bir memnuniyetsizliğin işaretlerini veriyor. Biden son seçimlerde çok az farkla kazandığı Wisconsin ve Michigan gibi bazı kritik eyaletlerde de Trump'ın gerisinde. Bu eyaletlerin bir kez daha kazanılması ihtimali de o nedenle düşük diye değerlendiriliyor.
Adaylardan memnuniyetsizlik yalnızca Biden’la sınırlı değil. Anketler, seçmenlerin 91 suçtan yargılanan Trump'ı da onaylamadığını gösteriyor. Amerikalıların çoğunluğu, her iki adayın da dört yıl daha başkanlık yapabilecek akli yeterliliğe sahip olmadığına inanıyor.
Dünya genelinde olduğu gibi, ABD'de de partiler içindeki güçlü kliklerin (kör) çıkarlarının ülkenin ve hatta kendi partilerinin iyiliğinin önüne geçtiğine tanık oluyoruz.
Siyasetin nitelikli insan kaynağı üretememesi ve aktörlerini yenileyememesi sadece ABD'ye özgü değil, genel olarak bütün dünyada deneyimlenen bir durum.
Her ne kadar Trump Cumhuriyetçi Partiye karşı tabanı mobilize ederek adaylık yarışını kazanmış olsa da, Cumhuriyetçilerin Trump’ı yenebilecek bir aday çıkaramamış olması da bu eğilimin bir sonucu.
Seçimlerin sonucunu yaş mı belirleyecek?
Seçmenlerin liderlere duygusal olarak nasıl yaklaştıkları, onlarla kurdukları bağ ve onları nasıl değerlendirdikleri oy verme davranışlarını belirleyen kritik bir faktör.