Bir aşk öyküsü etrafında Almanya’nın yakın dönem tarihinden İrlanda’da geçen bir distopyaya, Kore’deki Jeju ayaklanmasından anne öykülerine… 2024 yılında yayınlanan romanlar, dünyanın içinden geçtiği çalkantılı dönemi yansıtan ama içimizi ısıtmayı da unutmayan eserlerdi.
Sıkı okur sohbetlerinde hararetle tartışılan, edebiyat dergileri ile yayınevlerinin öneri listelerinde kendine yer bulan ve 2024’ün son günlerine yetişip henüz çıkmadan okurları heyecanlandıran kitapları sizin için derledik.
Kairos - Jenny Erpenbeck
Alman yazar Jenny Erpenbeck’e 2024 Uluslararası Booker Ödülü’nü kazandıran Kairos, toplumsal yıkımı bir aşk ilişkisi üzerinden anlatıyor. Can Yayınları’ndan çıkan eseri dilimize kazandıran Regaip Minareci de bu çevirisiyle İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen Talat Sait Halman Çeviri Ödülü’ne layık görüldü.
Jenny Erpenbeck, büyük toplumsal olayları bireyin “küçük” dünyasındaki yansımalarıyla okurlara aktarmayı seviyor. Yarı otobiyografik bu romanda da Berlin Duvarı’nın yıkılışına kadar uzanan siyasi değişim ve çöküşü, çalkantılı bir aşk hikâyesi aracılığıyla anlatıyor. Roman çeşitli açılardan Almanya’nın güncel politik durumuna da temas ederken son yıllarda sağ popülist rejimlerin yükselişe geçiş nedenlerini geçmişte aramak gerektiğini hatırlatıyor.
Peygamberin Şarkısı - Paul Lynch
Bir önceki yılın Booker ödüllü romanı Peygamberin Şarkısı, okuru geleceğe dair ürkütücü ama olası bir senaryoyla yüzleştiriyor.
George Orwell’in 1984’ü veya Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü gibi klasikleri anımsatan bu distopyada; devlet baskısı, özgürlüklerin kısıtlanması, sığınmacıların ölüm kalım savaşı ve dayanışma gibi temalara odaklanılmış.
Olaylar ne kadar İrlanda’da geçse de Lynch’in betimlediği dünya, günümüz toplumlarına dair bir alegori niteliğinde.
Dip Akıntıları - Kirsty Bell
Berlin’deki bir ev üzerinden hem kişisel hem de toplumsal bir hikâye anlatan Dip Akıntıları, şehrin tarihini ve bu tarihin kişisel tarihle nasıl iç içe geçtiğini ele alıyor.
Kişisel ve toplumsal travmaları odağına alan, bir psikocoğrafya çalışması olan kitap, bir kadının bireysel dönüşüm hikâyesini şehir ve tarihle harmanlıyor.
“Diptekileri yüzeye çağıran bir anlatı” olarak tariflenen kitapta, nehirler ve akıntılar, şehirdeki yaşamı ve tarihin katmanlarını anlamanın bir yolu olarak karşımıza çıkıyor. Su metaforuyla Berlin’in altında akan nehirler ve kanal sistemi, geçmişin izlerini sembolize ediyor.
Veda Etmiyorum - Han Kang
2024 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Güney Koreli yazar Han Kang, aynı zamanda 2016 Uluslararası Booker Ödülü’nün de sahibi. Yazarın 2021 yılında yayımlanan bol ödüllü Veda Etmiyorum romanı, dilimize Haziran 2024’te April Yayıncılık tarafından Göksel Türközü çevirisiyle kazandırıldı.
Veda Etmiyorum, geçmişle şimdi arasında köprü kuran bir anlatıya sahip. Yazar, bu sarsıcı romanla okuru 1948’deki Jeju ayaklanmasına götürürken, hafıza/hafızasızlık, unutma/hatırlama kavramları ve toplumsal travmaların bireydeki travmatik etkileri üzerine düşündürüyor.
Etkileyici ve duygusal anlatımıyla tanınan yazar, Kore’nin geçmişteki politik suçlarına ışık tutarken okurları gecikmiş bir yasa davet ediyor.
Biliyorum ama yine de - Alenka Zupancic
Kasım 2024’te Barış Engin Aksoy’un çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıkan ve orijinal adı “Disavowal” olan bu kitap inkâr mekanizmasını ele alıyor.
“Disavowal” kavramı, bireyin bir gerçeği bilmesine rağmen onu bilinçli olarak reddetme ya da görmezden gelme halini ifade ediyor. Örneğin insanlar, eşitsizliğin varlığını kabul eder ama bu eşitsizlikleri koruyan sistemlere destek vermeye devam ederler. Bu çelişki, bireylerin gerçeklikle yüzleşmek yerine, rahatlatıcı bir yanılsamayı koruma çabasından kaynaklanıyor.
Sloven filozof Alenka Zupancic, psikanaliz, felsefe ve politika arasında bağlantılar kurarak hem bireysel hem de toplumsal düzeyde insanın gerçekle ilişkisini anlamaya yönelik derin ve düşündürücü bir metin sunuyor.
Zupancic, inkârı sadece bireysel bir savunma mekanizması olarak değil, toplumları ve politik sistemleri şekillendiren bir olgu olarak ele alıyor. Bu açıdan kitap, bireysel düzeyde işleyen inkâr mekanizmasının toplumsal ve politik düzeydeki yansımalarını analiz ediyor.
Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri - Édouard Louis
Annesinin hikâyesinden yola çıkan bir diğer yazar da Fransız Édouard Louis…
Yazarın otobiyografik anlatısı Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri, annesinin erkek egemen bir toplumda ve ekonomik olarak dezavantajlı bir sınıfta hayatta kalma çabasını, evliliğinden kurtulup kendi özgürlüğünü kazanma sürecini anlatıyor.
Yazar, edebi üslubuyla bu bireysel hikâyeyi evrensel bir boyuta taşıyor ve annesinin hayat hikâyesi üzerinden sınıf, toplumsal cinsiyet, özgürleşme ve kimlik temalarına odaklanıyor. Annesinin mücadelesini ve dönüşümlerini anlatırken aynı zamanda yoksulluk, sınıf baskısı ve ataerkil yapıların kadınlar üzerindeki etkisinin güçlü bir eleştirisini okurlara sunuyor.
İntermezzo - Sally Rooney
İrlandalı yazar Sally Rooney’in Eylül 2024’te yayımlanan son kitabı İntermezzo ülkemizde Begüm Kovulmaz çevirisiyle Can Yayınları tarafından aynı anda yayımlandı.
Bir satranç terimi olduğu söylenen intermezzo, planın dışına çıkıp beklenmedik bir hamle yapmak anlamına geliyor. Öte yandan “ara” ya da “duraklama” anlamlarını içerdiği de söyleniyor. Bu açıdan roman, hayatın kaotik temposunda düşünmek ve duraklamak için bir fırsat olarak okunabilir.
Genç yazarın başyapıtı olarak yorumlanan bu hikâye, karakterlerin birbirlerine yazdıkları e-postalar üzerinden şekilleniyor. Bu e-postalardaki içsel düşünceler aracılığıyla modern dünya, çevre krizi, toplumsal adaletsizlik, edebiyatın anlamı ve bireysel mutluluk arayışı gibi geniş temalar tartışılıyor.
Tatil Kitabı - Mahir Ünsal Eriş
Mahir Ünsal Eriş’in henüz dumanı üstünde tüten yeni romanı Tatil Kitabı Kasım 2024’te Doğan Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı.
Birbirinden kıymetli çeviri eserleriyle de tanıdığımız Mahir Ünsal Eriş, önceki eserlerinde alışık olduğumuz özgün ve samimi dilini bu romanda da koruyor.
Tatil Kitabı’yla memleket hasreti, gurbet, geçmiş zaman, çocukluk, aidiyet gibi temalar etrafında örülü bir memleket hikâyesinin içine çekileceksiniz.
Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin - Barış Bıçakçı
İlk günden bu yana gizli kalmayı tercih eden ve hakkında çok az şey bildiğimiz yazar Barış Bıçakçı’nın son romanı Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin, Ekim 2024’te İletişim Yayınları’ndan çıktı.
“Ömür kadar kısa bir roman” olarak tanıtılan roman, bir taraftan da okura “şahsi bir ansiklopedi olabilir mi” sorusunu yöneltiyor. Varoluşun anlamına ve insanın türlü türlü haline ama aynı zamanda da başıboşluklara, tatlı neşelere, uyuyup uyanmaya dair maddeleriyle bir ansiklopedi…
İnsanın kendi hayatının, avuntularının, esasen de bilmezliklerinin ansiklopedisi.
Mihrap - Sinem Sal
Bir çocuğun yas sürecini neşelendirmeye çalışmasının hikâyesini okuduğumuz Sinem Sal imzalı Mihrap da Ekim 2024’te çıkan kitaplardan. Önceki eserleri gibi yeni romanı da Kara Karga Yayınları’ndan çıkan Sinem Sal, Bizim Zamanımız adlı romanındaki ana karakter Mihrap’ın hikâyesini bir adım geriye giderek yeni romanda derinleştiriyor.
12 Eylül döneminde babasını kaybeden on yaşındaki Mihrap, darbeyle değişen hayatlarını babasının ölümüyle okuyor. Kırkına kadar ölü, evini ziyaret eder derler. Mihrap da kırk gün içinde darbeyi ortadan kaldırırsa babasının döneceğine inanıyor.