2024’ün sinema adına nasıl geçtiğini konuşacak olursak en baş maddeye “çeşitliliği” koyabiliriz. Bunu görebilmek için herhangi bir büyük ödülün adaylarına bakmanız yeterli. Bu çeşitlilikle birlikte “uzlaşmazlık” da öne çıktı, dikkat ederseniz bu yıl “Evet, bu film muhteşemdi” diye her kesimin üzerinde konsensüs oluşturduğu bir film olmadı.

Bunun için de farklı mecraların “en iyi listeleri”ne bakmanız yeterli, birbirinden bambaşka, tek bir filmde bile “pişti”ye yol açmayan listeler yazıldı, çizildi. 

Fayn adına bu imkansız görevi üstlenerek “En İyi 10 Film” seçkimizi hazırladım.

Metodumuz şuydu: Filmleri temsil ettikleri türleri ve kulvarlarıyla anıp o alanlardaki rakipleriyle kıyaslayarak seçtim. Böylece birbirinden farklı 10 “çok iyi” filmi listeleyip yılın sinema özetini de çıkarmış olduk:

10- Yılın en iyi kült film adayı: Kneecap

Yılın en iyi 10 filmi listemizin ilk konuğu, Türkiye’de nedense üstüne pek konuşulmayan Kneecap. Oysa film 14 dalda aday olduğu Britanya’nın en önemli ödülü BAFTA’dan “En iyi film” dahil 7 ödül almayı başardı. İrlanda’nın Oscar adayı olan film, Oscar’larda hem “En iyi uluslararası film” kategorisinde hem de “En iyi şarkı”da şu an kısa listeye girmiş durumda. 

Kneecap, İrlanda’daki gerçek bir hiphop grubunun hikâyesi ve başrollerde de bizzat grubun üyeleri oynuyor. Fakat sadece bir rap üçlüsünün mücadelesine değil, aynı zamanda İrlanda’nın asıl dili olan İrlandacanın yaşam mücadelesine tanıklık ediyoruz. İngilizcenin hakimiyeti altında unutulmaya yüz tutan İrlandaca “serseri” bir rap grubunun müziğiyle adeta küllerinden doğuyor. 

Film hem eğlenceli hem siyasi olmayı başarıyor. Şu replik bile yeter: “Söylenen her İrlandaca kelime, İrlanda’nın özgürlüğü adına atılmış bir kurşundur.”

Adeta günümüzün Trainspotting’i olan bu potansiyel kült filmi Apple Tv’den izleyebilirsiniz.

9- Yılın belgeseli: Dahomey

Geçen sene tarihinde ilk defa en büyük ödülünü bir belgesele (On the Adamant) veren Berlin Film Festivali’nin Altın Ayı’sı bu sene de bir belgesele, Dahomey’e gitti. 

Dahomey, festivalde 67 dakikalık görece kısa süresiyle iddialı kurmaca rakiplerinin önüne geçmeyi başardı. Şu an Mubi’de gösterimde olan film, Benin’den Fransa’ya kaçırılmış tarihi eserlerin ait oldukları topraklara geri dönüşünü anlatıyor. Ama öyle bir anlatıyor ki, seyircisi üzerinde filmde müzeyi gezenlerin dediği gibi “metafizik bir deneyim”e dönüşüyor. Ve tabii sömürgeciliğin halen daha nasıl devam ettiğini gözler önüne seriyor.