Neredeyse her seçim arifesi tartışılan, ama 31 Mart yerel seçimleri öncesi iyice belirginleşen bir soru var: Kürt siyasi hareketinin temsilcisi DEM Parti, ne yapmaya çalışıyor?
Bu niyet sorgusu, sadece iktidar ya da muhalefette değil, partinin kendi tabanında da gözlemleniyor.
İktidar bloğu için sorunun yanıtı çözüm süreci çöktüğünden beri net:
“DEM, Kandil’in sivil siyasetteki uzantısı.”
İşbirliği ya da ittifak arayışı şöyle dursun, Kürt siyasi hareketiyle temas eden, diyalog kuran herkes, “terör destekçisi.” Başta da ana muhalefet partisi CHP.
AK Parti, MHP ile koalisyonu ve Cumhur İttifakı’nın oluşmasından bu yana, yani kabaca 2015’ten beri bu söyleme yaslanıyor. Seçim kampanyalarını, beka tehdidi üzerine kurguluyor.
Bazı analistlere göre böyle yaparak kendi bacağına sıkıyor, MHP’nin ideolojik çerçevesine hapsoluyor.
Bazılarına göre ise, iktidarda kalmayı böyle başarıyor.
Muhalefet: Kaçıngan
Ama ana muhalefet kanadında, DEM ile ilgili bu kadar net bir yafta yok. Olamaz da.
HDP, 2019'daki yerel seçimlerde CHP’nin kazanma ihtimali olan birçok yerde, özellikle İstanbul’da aday çıkarmamıştı.
HDP hakkındaki kapatma davası nedeniyle tedbiren Yeşil Sol Parti (YSP) adıyla girdiği genel seçimlerde de muhalefetin ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu lehine aday çıkarmadı.
Ancak partinin oy oranının yüksek olduğu illerde, neredeyse blok halde Kemal Kılıçdaroğlu’na giden oylara rağmen, seçim kazanılamadı.
Dahası ikinci turda, Sinan Oğan da iktidar saflarına katılınca, muhalefet hızla milliyetçiliğe savruldu.
Parti ve tabanı, bir krize girdi.
Ancak bu gidişat çok daha önce başladı.
Bugünü anlamak için biraz geri gitmek lazım…
7 Haziran 2015’ten bugüne
7 Haziran 2015’deki genel seçimlerde, HDP yüzde 13,12 ile tarihi bir başarı elde etmişti.
Her üç seçmenden biri oyunu HDP’ye verince, parti 80 milletvekili çıkarmıştı. Böylece meclisin üçüncü büyük partisi unvanını almıştı.