Motor sporlarının bir numaralı organizasyonu Formula 1’de yaklaşık üç aylık hasret bu hafta sonu diniyor. 76. sezon geleneğe dönüşle başlıyor. 

Avustralya, F1 takvimine girdiği 1996’dan, 2020'de pandemi sebebiyle ertelemeli başlayan sezona kadar arada bazı istisnalar olsa da genellikle ilk yarışların adresiydi. Geçen beş sezonun açılışında Arap Yarımadası'nı ziyaret eden otomobiller start'ı tekrar Güney Yarımküre'den alacaklar. Griddeki 20 pilottan üçünün Avustralyalı olduğunu da hesaba katınca bu karar sürücüleri mutlu edecek gibi görünüyor. Ayrıyeten F1'i yakından takip eden motor sporu severler de bir geleneğe tabi kalınmasını olumlu karşılıyor.

F1 geleneklerine dönerken biz de kısaca geleceğe dönelim. Organizasyonun yeni yönetmelikleri ile F1'de 2022’den bu yana kullanılan, yer etkisinin ağırlıklı hissedildiği otomobillere bu sezonun sonunda elveda diyoruz. 2026’dan itibaren yeni teknoloji araçlarla birlikte Audi gibi yeni bir büyük marka da denkleme katılacak. 

Genelde bu tip geçiş sezonlarında dominasyonlar yıkılır, zirve kızışır ve yarışlar sürprize açık hale gelir. 2005 ve 2021'de, araçların motor yönetmeliklerinde değişiklik yapılmadan hemen bir önceki yıllarda bu duruma şahit olmuştuk. Kimi alt sıra takımları yatırım bütçelerini yeni döneme saklarken, gelişimlerinin son noktasını görmeyi misyon edinen zirve takipçileri ise otomobil ayarlarını keskinleştirip bir de şampiyonluk kopararak yeni çağı açmak istiyor. 

Tabii ki bu durum birçok soru işaretini de beraberinde getiriyor. 

Verstappen devri bitiyor mu?

2021’de Lewis Hamilton ve Mercedes’in Turbo-Hibrit Çağı'ndaki dominasyonunu Max Verstappen ve Red Bull yıkmıştı. Abu Dabi'deki sezon finalinde son viraja kadar süren yarışı kazanan Hollandalı pilot yeni çağın da mutlak hâkimiydi. 

2022 ve 2023’te art arda gelen hem sürücüler hem de markalar şampiyonluğu bu sefer Red Bull ve Verstappen’i hikâyenin kötü adamları yaptı. 2024'e de favori giren Avusturya ekibi sezon içinde pist dışı sorunlar yaşamıştı. Takımın beyni Christian Horner'ın bir kadın çalışan ile yaşadığı taciz davasının sonunda baş tasarımcı Adrian Newey, sportif direktör Jonathan Wheatley ve strateji şefi Will Courtenay gibi kilit personeller takımdan ayrıldı. Takımın performansı doğal olarak bu olaylardan olumsuz etkilenmişti.

McLaren'in de otomobilini geliştirmesiyle birlikte sezonun ortalarından itibaren zorlanmaya başlamışlardı. Biraz pilotluk becerisi biraz da McLaren pilotu Lando Norris’in ikramlarıyla Hollandalı pilot kıl payı da olsa zafere ulaştı. Verstappen yalnızca bu dönemin yüzü olmakla kalmadı, F1 tarihine de silinmeyecek izler bıraktı.

Ancak Red Bull şu an Bahreyn’deki sezon öncesi testlerinde en iyi dördüncü araca sahip gibi gözüküyor. Verstappen ve takımın çaylak pilotu Liam Lawson’ın araca dair güvensizlikleri de gözlerden kaçmadı. Üstelik dört senelik başarılı dönemin perde arkasındaki Newey gibi mühendislerin takımdan uzaklaşması da ekibin haletiruhiyesini olumsuz etkiliyor. Haliyle kan kokusu padokta hızla yayıldı. Bu dönemi Red Bull’un tamponunu izleyerek geçiren zirve takipçileri ellerindeki fırsatı geri çevirmek istemiyor. 

Son markalar şampiyonu McLaren'in yanı sıra yedi kez F1 şampiyonu Hamilton'ı takıma katarak tüm spot ışıklarını üzerine çeken Ferrari ve 2022'den beri adım adım gelişen Mercedes, Yer Etkisi Dönemi'nin kendileri adına en güçlü araçları ile Verstappen’i devirmenin peşinde. 

Adını tarihe kazıyan bir pilot için zirveyi kaybetmek belki de en olası ama en acımasız senaryo. Verstappen’in bununla barışmak ve Michael Schumacher'den sonra tarihte ikinci kez üst üste beş şampiyonluk yaşayacak pilot olmak için eşsiz yeteneğine, sabrına ve biraz da şansa ihtiyacı var.

Hamilton GOAT mudur? Değilse de olur mu? 

Hamilton'ın Ferrari'ye sansasyonel geçişi motor sporları tarihine şimdiden damga vurdu. Büyük Britanyalı efsane pilot, kariyerinin bu yeni sayfasında F1'in en ikonik takımıyla güçlerini birleştirerek sekizinci şampiyonluğu kovalamayı hedefliyor. Peki, tecrübeli pilot bu zorlu görevi başarıp, GOAT (tüm zamanların en iyisi) tartışmalarına son noktayı koyabilecek mi? Daha önce Sebastian Vettel ve Fernando Alonso gibi şampiyonların mutlu sona ulaşamadığı Şahlanan Atlar'a 2007'den beri ilk zaferini kazandırabilecek mi?

Bunu belirlemek büyük ölçüde Ferrari'nin elinde. Mercedes'teki son iki sezonunda rekabetçi bir otomobile sahip olamaması onu yarıştan uzak tutmuştu. Ancak Ferrari'nin Bahreyn testleri şimdiden umut veriyor. Hamilton, yeni takımıyla sadece 56 gün geçirmesine ve alışık olmadığı bir araçla 1,5 gün test sürüşü yapmasına rağmen hiç de fena olmayan bir tablo çizdi. Yeni kırmızı otomobil düzlük hızı ve çekişi ile öne çıktı. 

Tabii bir de takımın yıllardır her şeyi üzerine inşa ettiği Charles Leclerc faktörü var. Monakolu pilot bir süredir Ferrari'nin bir numaralı yüzüydü. Aracın bütün ayarları onun isteğine göre şekillendirildi. Hamilton şimdilik testlerde Leclerc'e geçilse bile, yarış tecrübesi, stratejik hamleleri ve lastik yönetimi gibi konularda avantajlı olabilir. Ancak, takım arkadaşı da geri plana atılmaktan hoşlanmayacak ve onu alt etmek kolay olmayacak.

Hamilton, idolü ve F1 efsanesi Schumacher ile aynı şampiyonluk sayısına ulaşsa da GOAT tartışmasında öne geçmek için bir zafere daha ihtiyacı var. Eğer hızlı bir adaptasyon süreci geçirir ve Ferrari gibi efsanevi bir takımla zirveye çıkarsa, McLaren ve Mercedes'in ardından üçüncü farklı markayla ipi göğüsleyip çok yönlülüğünü ve her koşulda kazanabileceğini kanıtlamış olacak. 

Alonso ne zaman vazgeçecek?

Alonso'nun F1 kariyeri, başarılarla dolu bir destan gibi. İki dünya şampiyonluğu, 32 Grand Prix zaferi, Renault, McLaren, Ferrari gibi efsanevi takımlarda yarışmış olması ve 400'den fazla yarışa katılması, onu F1 tarihinin en önemli figürlerinden biri yapıyor.

Ancak her güzel hikâye bir yerde biter ve mutlu sonlar sadece masallarda olur derler. 43 yaşındaki İspanyol pilot ise bir boğa gibi inatçı. Hiçbir yere gitmeye niyeti yok. İyi ama, bir yerde tükenecek. Peki Alonso pistlere ne zaman veda edecek? 

Bir podcast programında yaptığı açıklamada, 2026'nın muhtemelen F1'deki son yılı olacağını belirtti. Şu anki Aston Martin kontratı da gelecek senenin sonunda bitiyor. Ancak bu, kesin bir veda değil. 

Gitmesi için sebep var mı peki? Bir defa testleri kötü geçirse de Alonso’nun takımı Aston Martin yeni sezona birçok yenilik ile giriyor. Geçen yıl tamamlanan son teknoloji ürünü yeni üretim fabrikası Büyük Britanyalı takıma gelişmiş bir simülatör ve rüzgar tüneli kazandırdı. Öte yandan aerodinamik paketi neredeyse tamamen yenilenen araç, önceki iki yıla kıyasla daha istikrarlı olup yüksek yarış temposu vaat edebilir. 

Red Bull'un dehası Newey'nin takıma katılması ve 2026'da Honda ile başlayacak motor partnerliği, Aston Martin'in uzun vadeli şampiyonluk hedeflerinin en önemli göstergeleri. Ancak Alonso'nun asfalt üzerinde ne kadar vadesi kaldığı tartışılır. Bu sezon, takımın yeni araç ve altyapısıyla ne kadar ilerleme kaydettiğini ve gelecek sene şampiyonluk yarışına ne kadar yaklaşabileceğini gösterecek kritik bir test olacak. 

McLaren iç savaşa mı gidiyor?

Geçen sezonun markalar şampiyonu McLaren, sezon öncesi Bahreyn testlerinde de oldukça sağlam gözüktü. Haliyle 2025'e de markalar klasmanının favorisi olarak başlıyorlar. Ancak pilotlar şampiyonası için aynısı geçerli olmayabilir. Takım içi rekabet kaliteyi doğurduğu kadar iç savaşın habercisi de olabilir.

Takımın çok güvendiği ve birinci pilot olarak gördüğü, camianın evladı Norris, McLaren ile yedinci sezonuna başlıyor. 25 yaşındaki Büyük Britanyalı pilot, kariyerinin başından beri yukarı yönlü ivmesini sürdürüyor. O artık bir şekilde şampiyonluk mücadelesi vermiş deneyimli bir pilot. Hatta padoktaki sirkülasyon düşünülünce koltuğu garanti nadir isimlerden biri bile sayılabilir. Tüm bunlar omuzlarındaki baskıyı da artırıyor tabii.

Ekürisi Oscar Piastri de geçen yıl henüz ikinci tam sezonunda olmasına rağmen beklentilerin oldukça üstüne çıktı. Yer yer Norris’ten daha hızlı gözüktüğü sekanslar yaşandı. Elinizde böyle iki genç ve başarıya aç yarışçı varken onların birbiriyle de rekabet etmemesini beklemek fazla iyi niyetli kaçabilir.

McLaren teknik ekibi bu durumu genelde olumluya yordu. Hatta McLaren Takım Patronu Zak Brown markalar şampiyonluğuna giden yolda ikili rekabetin takımı olumlu etkilediğinden sık sık söz etti. Buna karşın sezonun bir noktasında Piastri, teknik kararlarda Norris’in öncelenmesi hususunda teknik ekibine sitemde bulundu. Avustralyalı pilot güçlü otomobillerle şampiyonluk yarışı verebileceğinden neredeyse emin. Norris hakkında, "İkimiz de sıfır puanla başlıyoruz. Her ikimizin de kazanması için her türlü fırsat olacak." dedi.

Mercedes yeni Hamilton’ını çoktan buldu mu?

Branş ne olursa olsun yedi kez dünya şampiyonu bir sporcunun mirasını devralmak epey zorlu bir görev. Ancak Mercedes, 18 yaşındaki İtalyan yetenek Andrea Kimi Antonelli'ye bu misyonu yüklemekten çekinmedi. 

Toto Wolff'ün "geleceğin şampiyonu" olarak tanımladığı Antonelli, Formula 4 ve FRECA'da kazandığı şampiyonluklarla dikkatleri üzerine çekti. Formula 2'deki ilk sezonunda elde ettiği altıncılık kimi yarış severlerde hayal kırıklığı yaratsa da iyi bir test süreci geçiren Mercedes ile yapacakları konusunda izleyenleri heyecanlandırıyor. 

2006 doğumlu İtalyan pilot baskı altında sakin kalabilen, öğrenmeye açık ve hırslı bir karakter. Mercedes'in ona olan inancı tam. Ancak, 2024 İtalya Grand Prix'si antrenman turlarındaki kazası, genç pilotun hâlâ öğrenme sürecinde olduğunu ve hatalar yapabileceğini gösteriyor. 2025'te George Russell'ın yanında yarışacak olan Antonelli'nin omuzlarında, sadece Mercedes'in değil, tüm F1 camiasının beklentileri olacak. 

Antonelli dışında beş çaylak daha F1'de kendilerine yer edinmek için mücadele edecek. Red Bull'da Liam Lawson 11 Grand Prix deneyimiyle aslında "çaylak" tanımını aşmış bir isim. Takımın uzun vadeli planlarının önemli bir parçası. Oliver Bearman, Ferrari ile yaptığı etkileyici başlangıcın ardından Haas'ta tam zamanlı koltuk bulmayı başardı. Sauber'de Gabriel Bortoleto Formula 3 ve Formula 2'de art arda şampiyonluklar kazanarak F1'e yükseldi. Sauber'in Audi'ye dönüşüm sürecinde, Bortoleto'nun performansı önemli olacak. Uzun süredir F1'in kapısını çalan Jack Doohan, Alpine'de Pierre Gasly ile takım arkadaşı olacak. Formula 2'de şampiyonluğu kıl payı kaçıran Isack Hadjar, hızlı ve agresif sürüşüyle tanınan bir pilot. Bu isimlere de sezon boyu dikkat etmekte fayda var.

Sainz & Williams toksik bir ilişki midir?

Hamilton’ın Kırmızılara bürünmesinin ardından Ferrari'den tabir caizse ghosting yiyen Carlos Sainz Jr. sezona Williams takımıyla, iddiadan nispeten uzak bir konumda başlıyor. Williams son iki yılda sıralamanın dibinden kurtulsa da Sainz’ın ilk tercihi değildi. Son ana kadar Mercedes ve Red Bull koltuğundan ümidini kesmeyen İspanyol sürücü aradığı teklifi bulamayınca bu acımasız koltuk kapma savaşında bulduğu ilk kontrata imza attı. 

Williams Formula 1’in en mütevazı takımlarından biri. Günümüzde git gide Amerikanlaşan ve sermayenin başarıyla doğru orantılı olduğu F1 bu tarz ekiplerin rekabetçi olmasını neredeyse imkânsız kılıyor. Hal böyleyken 9 kez markalar şampiyonu takımın son 30 yıldır zirveyi zorladığı sezon sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. 

Carlos Sainz Jr. ise kariyerinin başındaki Torro Rosso macerasının ardından daima gridin kalburüstü pilotları arasındaydı. Bu ona F1'in en büyük markası Ferrari'nin kapılarını açsa da orada kalması için yeterli olmadı. Her ne kadar Williams sezon öncesi testlerinde McLaren, Ferrari, Red Bull ve Mercedes’in ardından geride kalanların en iyisi olarak gözükse de bunlar Sainz’ın pek alışık olduğu konumlar değil. Yani o bu ilişkide pek mutlu olmayabilir. 

Sezon boyunca aklı hep dışarda Red Bull ve Mercedes’in çaylaklarının koltuğunda olacak. Tabii o koltuklara yakıştırılması için Williams ile beyaz bir sayfa açıp beklentileri aşması şart.

Sonuç olarak bu ilişkinin kağıt üstünde kusursuz olduğunu söylemek zor. Ancak iki taraf için de kendi seviyelerini yükseltmek adına güzel bir fırsat. Takım Sainz’a iyi bir araba, Sainz da takıma başarılı bir sürüş verirse en azından bu ilişki kağıt üstünde bir mantık evliliğine dönüşebilir.

🏎️
Fayn, güç sahiplerini denetlemek, bakış açılarımızı genişletmek, yankı odalarının duvarlarını yıkmak ve 21. yüzyılın enformasyon karmaşasına direnebilmek için var. Bağımsız ve nitelikli gazeteciliğe alan açma çabasına mütevazı bir tuğla da siz koyun, Fayn'ın ücretli aboneleri arasına katılın. Abonelik seçeneklerini inceleyin.
Bağlantı kopyalandı!

Yazan:

Yiğit Şen

Yiğit Şen

26 Ağustos 2004’te İstanbul’da doğdu. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Finansman öğrencisi. Basketbol izliyor, konuşuyor, yazıyor.

İbrahim Bora Kaya

İbrahim Bora Kaya

2000'de doğdu. Marmara Üniversitesi Almanca Mütercim-Tercümanlık bölümünde okuyor. Spor tarihine meraklı ve spor tarihi araştırmaları yapıyor. Fotoğrafçılığa ve analog fotoğraf makinelerine ilgili.