Fosil yakıtlar… Jeolojik geçmişte yani milyonlarca yıl önce yaşamış organizmaların ve organik maddelerin, oksijensiz ortamda ısı ve basınca maruz kalıp dönüşmesiyle oluşan enerji kaynakları. En çok bilinen fosil yakıt türleri, kömür, petrol ve doğalgaz. En yaygın kullanılanı ise kömür.
Kömür, başlı başına bir yakıt olarak kullanılmasının yanında kömürlü termik santraller aracılığıyla elektriğe de dönüştürülüyor. Türkiye’de şu anda aktif çalışan 55 kömür santrali mevcut.
Ancak oldukça kirli bir fosil yakıt olması sebebiyle kömür kullanımının hem insan sağlığına hem de çevreye olumsuz etkileri saymakla bitmiyor. Bu sebeple örneğin Avrupa ülkeleri, kömürlü termik santrallerini bir bir kapatıyor.
Türkiye’de ise durum şimdilik tam tersi. Kömürlü santraller kapatılmadığı gibi yenileri için planlar yapılıyor. Bunlardan en günceli ise Kahramanmaraş Afşin’de bulunan A Termik santrali için verilen iki yeni ek ünite yapılması kararı.
Sanayi Devrimi’yle yayılan kömür kullanımı
Coğrafi olarak petrol ve doğalgazdan çok daha geniş bir alanda çıkarılan kömürün kullanılmasının, yüzlerce yıllık bir geçmişi var. Milattan önce Eski Babillilerin, Mısırlılar ve Çinlilerin kömür kullandıkları biliniyor.
Yıllar içinde farklı şekilde kullanımları keşfedilen kömürün 18. yüzyılda elektrik üretiminde kullanılmaya başlanması Sanayi Devrimi’nin önünü açtı.
Sanayi Devrimi’nin başını çeken İngiltere, kömürden elektrik üretiminde de dünyaya öncülük yaptı. İlk termik santral, 1882 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da açıldı.
Türkiye’de kömürlü santrallerin geçmişi
Türkiye’nin ilk kömürlü termik santraliyse Osmanlı döneminde 1914’te kurulan İstanbul’daki Silahtarağa Termik Santrali. Onlarca yıl üretim yapan santral, 1983 yılında kapatıldı. 20 yıl metruk bir durumda kaldıktan sonra restore edilen Silahtarağa Termik Santrali, bugün “Santralistanbul” adıyla üniversite yerleşkesi, müze ve sanat galerisi olarak kullanılıyor.
Cumhuriyet döneminin ilk kömürlü termik santrali ise 1948 yılında Türkiye’nin en yoğun kömür rezervlerinin bulunduğu Zonguldak’ta kurulan Çatalağzı A Termik santrali. Ancak zamanla Türkiye’nin dört bir tarafı, kömürden elektrik üreten termik santrallerle doldu. Çevre ve Enerji Bakanlığı’nın 2024 yılı verilerine göre şu anda Türkiye’de 55’i aktif çalışan 69 adet kömürlü termik santral var.
Türkiye, elektrik üretiminin üçte birinden fazlasını kömürlü santrallerden sağlıyor.
İklim krizinin baş sorumlularından biri
Elektrik üretiminde, kolay ulaşılabilir olması nedeniyle dünya genelinde yaygın olarak tercih edilen kömür, aynı zamanda fosil yakıtlar arasında en kirli olanı. Karbondioksit, karbonmonoksit, kükürt oksitler, azot oksitler gibi gazlar ve kurum, kül gibi tanecikler, kömür yakımıyla birlikte çevreye yayılıyor. Kömür çeşitlerine göre kirlilik derecesi değişiyor.
Kömürlü termik santrallerin büyük bölümü, en kalitesiz ve düşük ısı veren kömür türlerinden biri olan linyiti kullanıyor. Bu, daha fazla ısı için çok daha fazla kömür kullanılması demek. Son yıllarda doğaya ve insan sağlığına verdikleri zararla konuşulan kömürlü termik santraller, küresel ısınmanın ve iklim krizinin en büyük sorumlularından biri olarak kabul ediliyor.
TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Eylem Tuncaelli, Kömürlü termik santrallerin havayı ve toprağı kirletmekle kalmadığına dikkat çekti:
“Santrallerle birlikte kömür madenciliği de su varlıklarımızı tüketiyor. İklim krizini derinleştiriyor. Türkiye’de Kahramanmaraş, Çanakkale, Muğla, Kütahya, Şırnak, Zonguldak ve daha birçok şehir, kömürün gölgesinde yaşıyor. Kömür yerine, güneş ve rüzgar gibi temiz ve yenilenebilir enerji potansiyelimizin bütünlüklü bir planlamayla ele alınması gerekiyor.”
Avrupa kömürlü termik santrallerini kapatıyor
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nda, 195 ülkenin onayıyla Aralık 2015’te kabul edilen Paris İklim Anlaşması, kömürlü termik santrallerle ilgili bir dönüm noktası oldu.
Anlaşmanın öncelikli hedeflerinden biri, fosil yakıtların kullanımını 2030 yılına kadar %40 azaltmak.
Anlaşmaya taraf olan ülkeler, kömürlü termik santrallerini birer birer kapatıyor. İsviçre, Lüksemburg, Belçika, Letonya, İsveç, Avusturya, Portekiz, Norveç, Slovakya, kömürlü termik santrallere tamamen veda eden ilk ülkeler.
2024 yılının eylül ayında son kömürlü termik santralini de kapatan İngiltere, kömürle elektrik üretmekten vazgeçen ülkeler arasına girdi. İngiltere, 2012’de kömürden elektrik üretimini yüzde 39’a, 2019’da yüzde 2’ye kadar indirmişti.
Türkiye elektrik üretiminde kömürden vazgeçmiyor
Paris İklim Anlaşması’na, kabul edilmesinden beş yıl sonra 2021’de taraf olan Türkiye; Polonya, Sırbistan, Kosova ve Bosna Hersek ile birlikte, Avrupa’da hâlâ kömürden çıkış kararı almamış beş ülkeden biri.
Türkiye’de kömürlü santrallerden vazgeçmek bir yana, yenisinin planı yapılıyor. 2024 yılı bitmek üzereyken, 27 Aralık’ta, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Kahramanmaraş’ta Çelikler Holding tarafından işletilen Afşin Elbistan A Termik Santraline yeni ek iki ünite için ÇED olumlu kararı verildiğini duyurdu.
Oysa yıllardır büyük halk sağlığı ve çevre sorunlarıyla karşı karşıya olan bölge halkı, mevcut kömürlü termik santrallerin kapatılmasını bekliyordu.

“Amerikan filmlerinin terk edilmiş kasabalarına benziyor köylerimiz”
Kahramanmaraş’ın Afşin ve Elbistan ilçelerinde hayat, santrallerden öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılıyor.
1984 yılında kurulan A termik santrali ve 2004’te ilk santrale beş kilometre mesafede kurulan B santrali, çevre köylerin doğasından, yaşam kalitesinden çok şey götürmüş çünkü.
Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu, 2013’ten bu yana santrallerin kapatılması için mücadele ediyor. Öğretmenler, avukatlar, çevre mühendisleri, çiftçiler, platformdaki herkes ya Afşin ya da Elbistan İlçesi’nden.
Platform gönüllüsü emekli öğretmen Mehmet Dalkanat, Fayn’a, santrallerin bölgede iklimi tamamen değiştirdiğini, tarım ve hayvancılığı da yok ettiğini anlattı.
“Termik santrallerin bulunduğu bölge yüksek bir bölge. Daha alçak yerlere 40 santim yağan kar buralara artık uğramıyor. Bir iki santim kar yağıyor, o da iki günde kalkıyor. Türkiye’nin dördüncü büyük ovası ve tahıl ambarıydı burası. Pancar, fasulye, mercimek, nohut, ayçiçeği, mısır, elma yetişirdi. Üzüm bağları vardı, hepsi kurudu. İsmini elmadan alan Altunelma Köyü’nde bir tane elma ağacı kalmadı. Yer altından yılda 100 milyon metreküp su çekiliyor santrallere. Su havzalarımız da tükendi. Altunelma, Berkenek, Alemdar, Çoğulhan, Karahüyük, Karagöz, Bakraç… Hepsi tarımla uğraşan köylerdi. Şimdi bu köylerde doğru düzgün kimse kalmadı. Tarım ve hayvancılık bitince göç etti köylüler. Amerikan filmlerinin terk edilmiş kasabalarına benziyor hepsi.”
Santraller, binlerce insanın erken ölümüne neden oldu
Kömürlü termik santraller, Kahramaraş’ın Afşin ve Elbistan ilçeleri ve köylerinde büyük halk sağlığı problemlerine de neden oluyor. Avrupa Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL), 2022 yılında Afşin- Elbistan A santrali ile ilgili bir rapor yayınladı. Raporda Santralin kurulduğu 1984 yılından 2020 yılı sonuna kadar, bölgede solunum yolu hastalıkları, akciğer kanseri, kalp rahatsızlıkları, inme ve erken doğumlar nedeniyle 16 bin 530 erken ölüm yaşandığı vurgulandı.
Yıllardır Türkiye’de hava kalitesi ile ilgili çalışmalar yapan Temiz Hava Hakkı Platformu’nun koordinatörü Deniz Gümüşel, planlanan iki yeni ünite devreye girerse yaşanabilecek sağlık problemlerine dair hazırladıkları çalışmayı Fayn’a anlattı:
“Yeni ünitelerin, ÇED raporunda bahsedildiği gibi bütün baca gazı arıtma sistemleri eksiksiz çalışsa bile, 35 yıllık işletme ömrü döneminde 2268 kişinin daha erkenden hayatını kaybetmesine neden olacağını öngördük. Sadece bu erken ölümler de değil, santrallerin kirliliği, bebek gelişimine de anne karnından itibaren zarar veriyor. Bine yakın bebek, yeni üniteler yüzünden gelişimini tamamlayamadan doğacak. Bütün yaş gruplarına yayılan bir sağlık riskinden bahsediyoruz. İki ünite devreye girerse, ilaçlar, operasyonlar, hastane masraflarıyla 91 milyar TL yeni sağlık maliyeti öngörüyoruz.”
“Bu baca zehir saçıyor”
Greenpeace Türkiye’nin de Afşin- Elbistan’daki termik santral kaynaklı erken ölümlerle ilgili birçok raporu var. 2014 yılında örgütün hazırladığı “Sessiz Katil” raporuna göre, Afşin-Elbistan’daki santraller, Avrupa’da en yüksek orandaki kirlilik kaynaklı ölümlere neden oluyor. 2019 yılında Greenpeace aktivistleri, B termik santraline projeksiyonla “Bu baca zehir saçıyor.” mesajını yansıtmıştı.

Greenpeace, 2024 yılı sonunda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan Afşin- Elbistan A Termik Santrali’nin emisyon verilerine ulaştı. Buna göre kirlilik değerleri yönetmelik sınırlarını, bir buçuk kat ile sekiz kat arasında aşıyor.
Greenpeace Türkiye İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Emel Türker Alpay, konuyu yargıya taşıdıklarını anlattı:
“2021 yılından bu yana bölge halkından gelen yoğun kirlilik şikayetleri üzerine 12 çevre sakiniyle birlikte açtığımız bir davanın zorlu yasal sürecinin ardından bu verileri elde ettik. Normalde maalesef bu veriler halka açık değil, yayınlanmıyor. “01.07.2020” ve “17.10.2020” dönemini kapsayan verilere göre, santralde ölçülen kükürtdioksit ortalama değerleri sınırların sekiz kat, karbonmonoksit değerleri üç kat, azot oksitler bir buçuk kat üzerinde. Bölgede özellikle santrallere çok yakın Çoğulhan ve Altunelma gibi köylerde konuştuğumuz kişilerin hemen hepsinin bir yakınının kanser öyküsü var. Hemen hemen herkes cebinden çıkarıp astım ilacını gösteriyor. İki yeni üniteye karşı mücadelemizin aslında sembolik bir önemi var. Bunu iptal ettirebilirsek, yeni termik santral yapmama taahhüdü ve kömürden çıkış tarihi açıklama konusunda bir baskı oluşturabiliriz.”

İşlevini yitirmesine rağmen çalışan termik santraller
Aslında kömürlü termik santrallerin ortalama işletme ömrü 25-30 yıl. Türkiye’deki santrallerin birçoğu, ömrünü tamamlamış olmasına rağmen biraz yenilemeden sonra özelleştirilerek kömürden elektrik üretmeye devam ediyor. 1984 yılında kurulan Afşin-Elbistan A termik santrali de böyle bir santral.
Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu Gönüllüsü Mehmet Dalkanat, A santralinin acil olarak kapatılmasını, B santralinin de işletme ömrünü tamamladığında kapatılmasını, yeni ünitelerin de iptal edilmesi gerektiğini söylüyor.
“A santrali işlevini yitirmiş bir termik santral ama çalıştırıyorlar. Kuruluşunda gaz filtresine uygun bir teknoloji yok, sistem kabul etmiyor. Eklenen filtreler de verimli olmuyor. Biz kırk yıldır bu santrallerin büyük zararını çektik. Belki bu santraller kapatılırsa doğa kendini yenileyebilir. Ama iki ünite dedikleri zaten yeni bir santral demek. Bu yapılırsa burası yaşanmaz hale gelir, çölleşir. Zaten 6 Şubat depremlerinde çok büyük bir yıkım oluştu burada. Yeniden yapılanma sürecinde kömüre yatırım yapılmasını istemiyoruz. Bölgenin kalkınmasına, tarıma, hayvancılığa yatırım yapsınlar. Burada insanlar zaten perişan.”

“Mahkeme kararları uygulanmıyor”
Kömürlü termik santraller ve neden oldukları yıkımlar, Türkiye’de yıllardır büyük çevre davalarının konusu.
Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy’de toplamda üç büyük kömürlü termik santralin bulunduğu Muğla, sık sık bu çevre davalarıyla gündeme geliyor. Muğla’da da Kahramanmaraş’taki gibi, santrallere karşı bir çevre dayanışması var.
Muğla Çevre Platformu gönüllüsü Mustafa Tuncaelli, aslında üç santral için 1996 yılında kapatma kararı verildiğini ama uygulanmadığını söylüyor:
“Muğla termik santrallerden çok çekti. Sekiz köy tamamen yok oldu, 15 köyün de yarısı yok oldu bu santrallerle. Yıllardır mücadele ediyor bölge halkı. Açlık grevi yapıldı, yürüyüşler yapıldı, davalar açıldı. 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi üç termik santralin kapatılmasına karar verdi. Ama karar uygulanmadı. Bu karar uygulansaydı, zeytinliklerimizi, Akbelen’de ormanımızı kaybetmezdik. Binlerce insan kömürlü santrallerden kaynaklı sağlık sorunlarından hayatını kaybetmezdi.”
TEMA Vakfı, Greenpeace Türkiye, Temiz Hava Hakkı Platformu, 350 Türkiye ve Avrupa İklim Eylem Ağı’nın da yer aldığı çevre örgütleri, ortak bir açıklamayla Afşin Elbistan’daki A Termik Santrali’ne yapılması planlanan iki ek ünitenin iptal edilmesi için çağrı yaptı.
Kömürlü elektrik üretiminden vazgeçilmesini isteyen çevre örgütleri, bunun çalışanların mağdur edilmeyeceği adil bir geçiş planlanarak yapılması gerektiğini vurguluyor. Çünkü, Türkiye’de kömürlü termik santrallerde taşeronlar hariç 8 binin üstünde işçi var. Bu santrallere bağlı kömür madenlerinde de 35 binden fazla maden işçisi çalışıyor.