Bu hafta maalesef okurlarımızdan herhangi bir vaka gelmedi. Bu vesileyle siz değerli okurlarımızdan bir kez daha rica ediyorum, beni vakasız bırakmayın. E-posta adresim ahlakbekcisi@fayn.co.  

Yine sizlerden vaka gelmezse şimdiden haber vereyim, kendim vaka uydurup yazacağım. Tabii bunu belirtirim yazılarda. Gerçek bir vaka olmasa da olası bir vaka olur, muhtemelen birilerinin başına da bir benzeri gelmiş olur. 

Bu aslında felsefe tarihinde yapılmış bir şeydir. Etik üzerine yazan filozoflar, anlatmak istediklerini örneklendirirler zaman zaman. Örneğin Kant’ın “Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi” adlı kitabında “ödev ahlakı” ile ilgili şahane bir bakkal örneği vardır. Mealen şöyle bir örnek… Aynı mahallede iki bakkal düşünün. İkisinde de aynı ürün 20 TL. Ama birincisi ederi 20 TL olduğu için, ikincisi ise daha pahalıya satarsa müşteri kaybetmekten çekindiği için bu fiyata satıyor. Bu durumda birinci bakkal ahlaklı, ikincisi ise ahlaksızdır. Çünkü birinci bakkal ürünü ödevi gereği 20 TL ye satarken ikincisi fırsatını bulursa ederinden fazlaya satmaya niyetli. Kant bu örneğinde bir vakayı ahlaken değerlendirirken sonuca değil de niyete bakılması gerektiğini söyler.

Okurlardan vaka gelmeyince ben de dedim ki fırsat bu fırsat, ben de biraz kendimi değerlendireyim ahlaki olarak. Zira sosyal medyadan bu köşeye yağan tepkilerin bir kısmı kendimi de sorgulamama neden oldu.

“Ahlak Bekçisi”nin amacına bir daha bakalım…

Benim bu köşeyi yazmaktaki amacım ahlak konusunda ahkâm kesmek değil. Böyle olmadığını “Başlarken” başlıklı ilk yazıda belirtmiştim.