Kusura bakmayın ama gün “komşumun bahçesindeki ağaçlar manzaramı kapatıyor”, “arkadaşımın eski sevgilisi bana yazıyor” yok efendim “çocuklar koşuşturuyor, rahatsız oluyorum” gibi vakalarla ilgilenilecek gün değil.
Gözümüzün önünde her gün daha büyük bir ahlaksızlık yaşanırken, ekonomiden anlamam ama ahlaki açıdan bu ülkede ağustos temmuzdan, eylül ağustostan daha kötü, ekim eylülden çok daha kötüyken yaşananlar üzerine yazmamak olmaz, olamaz…
Yöneteniyle yöneticisiyle, halkıyla politikacısıyla, bürokratıyla teokratıyla… Bütün ülke topyekûn ahlaken çamurda yuvarlanıp, bataklıkta boğulup, lağım çukurunda yaşarken bu yaşananlara tepki vermemek olmaz, olamaz. Olursa ahlaksızlık olur.
Bu ülkede ‘Narin’lere yaşam hakkı yok!
Narin 8 yaşındaydı… Bir ahlaksız ya da ahlaksızlardan kurulu bir grup tarafından katledildi. Sonra başka biri çıktı ve hiç utanmadan dedi ki… “Bazen bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile de bizim dostlarımız. Bu meseleleri, siyaseti bu işlere bulaştırmamak lazım.” Bunu söyleyen de bir milletvekili ha!!! Cümlesinin ilk bölümü, siyasetin boğazına kadar bu işe bulaştığını söylüyor, ikinci bölümü siyaseti bu işe bulaştırmayalım diyor. Ne akıl ne mantık ne de ahlak kabul edebilir bu cümleyi.
Bir savcı da bu adamı çağırıp “Madem bildiklerin var, anlat bakalım şunları.” dedi mi, demedi mi? Dediyse görevini yapmıştır helal olsun, demediyse meslek ahlakını sorgulasın.