Ankara’da verilen ve verilmeyen fotoğraflara çok anlam yüklenir.
Bazen haddinden fazla.
Zamanına, mekanına, anlattıklarına ya da anlatmadıklarına bakılarak üzerine destan bile yazılır.
Hele de fotoğrafı verenler ağızlarını açıp iki kelam etmekten imtina etmişlerse, iddialar, çıkarımlar, söylentiler havada uçuşur.
Bu hafta elimizde tam da böyle ve hepsi birbirinin içinde dört fotoğraf var.
İlki 5 Haziran 2024 tarihli.
Sarı saçlarından sen suçlusun
Meral Akşener’in, 31 Mart yerel seçimlerinden yüzde 3,77’lik oy oranıyla kırgın ve küskün eve döndüğünü sananlar, yanıldıklarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile verdiği fotoğrafla anladı.
Akşener, kına kızılından İYİ Parti’nin sarısının az daha açığına çevirdiği saçlarıyla, zümrüdüanka kuşu gibi küllerinden doğarak siyaset gündemimizin orta yerinde beliriverdi.
Genel başkanlık görevinden ayrılışının kırkının çıkmasına saatler kala, Erdoğan ile görüşeceği açıklandı.
Görüşme Erdoğan ve taraftarları için önemli olmalıydı. Zira Erdoğan’ın günlük programında duyurulmayan buluşmanın gerçekleşeceğini bizzat İletişim Başkanı Fahrettin Altun ilan etti.
Şunu söylemek mümkün, görüşmenin bilinmesi istenmese, duyulması o kadar kolay değildi.
En azından zaman alırdı.
İYİ Parti bu işin neresinde?
Gözler hemen İYİ Parti’ye çevrildi.
Taze genel başkan Müsavat Dervişoğlu henüz Erdoğan’dan bir hayırlı olsun telefonu, davet bile almamışken, grup toplantılarında her hafta hükümete yüklenme dozajını biraz daha artırırken, cumhurbaşkanının “ex” genel başkanla görüşmesi ne anlama geliyordu?
Yoksa… Yoksa…
Yoksa o “Biz niye genel seçimden az sonra olan yerel seçime inatla hür ve müstakil giriyoruz? Bari cumhurbaşkanı adayı olsunlar diye masa devirdiğimiz belediye başkanlarının adaylığını destekleyelim” diyenler, “Bu işte bir iş var, yoksa Erdoğan ile Akşener anlaştı mı?” diye soranlar haklı mıydı?