Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin kararı ile olimpiyatlara ilk kez Paris 2024’te dahil olan break dans, birçok yeni sporcu ile tanışmamıza ve hakkında pek fikrimizin olmadığı bir dünyaya girmemize vesile oldu. Breaking yapan sporculara b-girl ve b-boy dendiğini öğrendik, her birinin bir lakabı olduğunu gördük. Paris 2024’te performansıyla tartışma yaratan Raygun'ın (Rachael Gunn) sosyal medyada viral olan dansı yüzünden olimpiyatlarda böyle bir sporun yer alıp almaması gerektiği de bir kez daha tartışmaya açıldı. Daha sonra Avustralyalı bir akademisyen olduğunu öğrendiğimiz tartışmalı b-girl'ün ülkesinde olimpiyat kotasını nasıl aldığı da merak konusu oldu.

Tüm bunlar bir yana, olimpiyat takvimindeki neredeyse her sporda, her branşta olduğu gibi break dansta da zorluklara göğüs geren sporcuların varlığı işleri daha ilgi çekici hale getirdi. Paris 2024'te Ukrayna'yı temsil eden Anna Ponomarenko'nun da, yolu bir zamanlar Anadolu'dan geçen, kalıcı felç riskine rağmen yaptığı spora inatla tutunduğu ilham verici bir öyküsü var. 

En iyisi baştan başlayalım.

Halk dansları, buz pateni, break dans…

1994’te Harkov’da doğan Anna, çocukluğunda ilk olarak halk danslarıyla tanıştı, ancak dokuz yaşındayken tanıştığı buz pateni ona daha cazip geldi. Ailesi, bu tutkusu için maddi fedakârlıklar yaparak onu destekledi. Anna ise eski patenlerini satarak ailesinin üzerindeki yükü hafifletmeye çalıştı. Bu birlikten doğan kuvvetle Ukrayna'daki Gençler Buz Pateni Şampiyonası'nda üçüncü olma başarısını gösteren Anna’nın geleceği parlak gözüküyordu. Ancak kader, Anna’yı beklenmedik bir yöne çekti.