Birkaç gün önce yazar, düşünür, yayıncı Tanıl Bora gazeteci Ruşen Çakır’ın Medyascope yayınında şöyle dedi:
"Bütün dünyada ve Türkiye'de güçlü bir antientelektüalizm var. Entelektüeller ve entelektüel faaliyetler bundan 10-20 yıl önce olduğu kadar saygın değil. Kimse onları o kadar merakla dinlemiyor.”
Kimse şaşırmadı ama bir tartışma başladı.
Tartışma daha çok, liberal olduğu varsayılan entelektüeller etrafında döndü, eski tahlilleri ve savunularından söz edildi, bir nevi “hak ettiler” dendi.
Konuyu farklı bir açıdan ele alalım.
“Lütfen bizim için yazın”
İnsan olmak adlı kitabı 27 baskı yapan ve 2018’de hayatını kaybeden ünlü psikiyatrist, yazar Engin Geçtan, önsözde bu kitabı yazma fikrinin onda nasıl oluştuğundan söz eder.
1982 yılında, hiç tanımadığı bir kişinin üniversiteye gelip kendisiyle görüşmek istediğini anlatır. İlk iki kitabını okuyan kişinin ondan bir dileği vardır, sırf bu dileği iletmek için İstanbul’dan Ankara’ya gelmiş ve Geçtan’ın kapısını çalmıştır:
“Sizden bir ricam var, lütfen bizler için de yazın… ”
Entelektüel kimdir?
TDK’ya göre entelektüel kelimesinin anlamı aydın, fikir sorunlarıyla ilgili… Yani hem isim, hem sıfat.
Daha geniş bir tanımlama yapmak istersek, düşünen, merak eden, herhangi bir olay, düşünce, olgu hakkında okuyan, araştıran, fikir üreten, zihinsel faaliyetlerle meşgul kişi de denebilir.