Ahlak Bekçisi merhaba,
Benim derdim trafikle. Özel olarak da yayaları hiçe sayarak olmadık yerlere park eden sürücülerle…
Ben İstanbul’un “Ooooo! Orası çok uzak” denilen semtlerinden birinde oturuyorum. Burası ekonomik olarak belli bir refahın üstünde insanların olduğu bir yer. Çevredeki insanların arabalarına baktığınızda bu durum kolayca anlaşılıyor zaten.
Bu semtte ekonomik olarak yüksek bir seviye var ama ahlak seviyesi epey bir düşük sanırım. Kusura bakmayın, insanları böyle itham etmeyi sevmem ama o kadar sinirliyim ki…
Bahsettiğim problemi uzun zamandır yaşıyoruz bu çevrede. Hatta bu problemi çözsünler diye hem trafik müdürlüğüne hem de belediyeye defalarca şikâyette bulundum. İkisi de hiçbir şey yapmadı. Onlara da sinirliyim.
Ama hepsinin üstüne iki gün önce başıma öyle bir olay geldi ki, artık tahammül edilebilir gibi değildi. Zaten ben de edemedim ve size yazmaya karar verdim. Ancak size yazmadan önce bir şey yaptım. İşte o yaptığım ahlaklı mı ahlaksız mı bilemedim, o yüzden fikrinizi almak istedim.
Bahsettiğim gün evin ufak tefek ihtiyaçlarını almak için dışarı çıktım. Oldukça geniş bir ana yol var bizim burada. Hatta adında ‘bulvar’ kelimesi geçiyor. Yol kadar geniş sayılabilecek kaldırımları da var. Neyse, lafı fazla uzatmayayım… O kaldırımlardan birinde yürürken, daha doğrusu yürümeye çalışırken (çünkü yayadan çok park etmiş araba oluyor kaldırımlarda), bir sürücü 15 – 20 metre ileride diğerleri gibi arabasıyla kaldırıma çıktı.
Ondan önce gelen arabalar yola paralel bir şekilde park etmişlerdi. Yani hiç değilse aralarından geçip, zor da olsa kaldırımda yürüyebiliyorduk. Ama bu adam kaldırıma yola dik olarak çıktı ve yaya geçişini tamamen kapattı. Gözlerime inanamadım.
Arabasından inerken yanına gittim ve uyardım. “Beyefendi bu kadar da olmaz ama. Kaldırımda yürüyemiyoruz.” dedim. Aslında sözüme devam edip daha söylenecektim ama kaldırımdaki yolu kestiği gibi sözümü de kesti. “Hadi kardeşim, hadi. İşine bak… Yoksa üzülürsün.” dedi.
Evet! Resmen beni tehdit etti. “Hani hem suçlu hem güçlü” diye bir söz vardır ya. Adam tam da o! Aldığım cevapla bir kez daha şok oldum. Bir şeyler daha söyleyecektim, ama hiç umursamadan çekti gitti. Kalakaldım kaldırımın ortasında. Ben de mecburen caddeye inerek devam ettim yoluma.
Ama birkaç adım attıktan sonra bu durumu gururuma da yediremedim doğrusu. Haklıydım ve buna rağmen hem hakarete uğramış hem de tehdit edilmiştim. Hemen geri döndüm. Baktım adam uzaklaşmıştı. Ben de cebimden çıkardım anahtarı, boydan boya çizdim arabasını. Ama baya derin çizdim yani. Sonra da içim biraz olsun rahatlamış bir şekilde eve doğru yürüdüm.
Olayın üzerinden iki gün geçti ve ben hiç ama hiç pişmanlık hissetmiyorum. Hak etmişti çünkü. Şimdi size sorum şu: O adamın (adam bile demek istemiyorum da…) arabasına zarar vermiş olmam ahlak dışı mıdır? Hatta soruyu biraz daha ilerletmek istiyorum. Bunu yapmış olmaktan pişmanlık duymamak ahlak dışı mı?
Teşekkürler,
T. H.
**
Değerli okurumuz,
İlk kez bir yazıya bir itirafla başlamak istiyorum…