Sana ne oldu? serisinin yeni etabında veganlık konuşuyor ve “Vegan Olunca Sana Ne Oldu?” diye soruyorum.
Veganlık popüler kültürde kendine öncelikli olarak bir beslenme biçimi gibi yer bulsa da, aslında bütün yaşamı kapsayan, içinde aktivizm de barındıran, etik ve politik bir düşünce sistemi.
Bu konuyu hayvan hakları konusundaki emeğine şapka çıkardığım, müthiş yetenekli çizer, ve tabii vegan Aslı Alpar ile masaya yatırdım ilk.
Vegan olunca sana ne oldu diye sordum asıl ama Aslı hayvanların yaşatılması, mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmesi üzere korunup kollanması konusunda o kadar çok düşünen, yazan, çizen, yayın yapan, sanat üreten ve bilfiil kan, ter, gözyaşı sahada çalışan, inanılmaz emek veren biri ki üç gün konuşsak ona yine de istediğim kadar soru sormuş olmayacağım.
Yine de elimden geleni yaptım, çevrimiçi yaptığımız uzun bir dertleşmeyi bir şekilde bir röportaja dönüştürmeyi başardım.
Ben hayvanları yemeyi ve -elimden geldiğince- hayvansal ürün tüketmeyi yaklaşık on yıl önce bırakmış biriyim. Benim kararım pat diye olmadı: kurban bayramlarında gözümün önünde çeşitli biçimlerde sergilenen şiddete şahit olmuş, oysa hayvanları hep dost görmüş, kedili köpekli evlerde büyümüş bir çocuk olarak zaten onları yemek konusunda hiçbir zaman pek istekli olmadım sanırım.
Dolayısıyla bir gün nihayet tamam, bırakıyorum dedim ve sahiden hiç zorlanmadım.
Aslı’nın hikayesini merak ettim. Vegan olma kararını nasıl almış?
Onun durumu benimkinden biraz farklı.