Lise 1'de uzaktan gördüğüm ve hiç tanımadığım bir kıza aşık oldum, bir arkadaşım “Aşık insan Ferdi dinler” diye bana Ferdi Tayfur'un “Allahım Sen Bilirsin” kasedini verdi.
Yıllar sonra ismini ve önemini öğreneceğim rahmetli Özer Şenay'ın aranjörlüğünü yaptığı bu albüm aklımı uçurdu, bir ay süren mini depresyonuma eşlik etti. Hayatta böyle dertlenilebileceğini bilmiyordum. Ferdi'yle öğrendim. Kaseti başından sonuna şarkı atlamadan yüzlerce defa dinledim, şarkı arasındaki boşlukların uzunluklarını bile ezberlemiştim.
Bir daha asla kendimi bu ilk seferki kadar bırakarak dinlemedim Ferdi’yi, çünkü onun müziğinin sarsıcılığının dibi yok gibiydi. Duygusal olarak dibe vuruşumun sebebi Ferdi miydi, sanmıyorum ama bunu şiddetlendirmiş olabilirdi. Her durumda onun şarkıları durumumu çok iyi anlayan ve bana eşlik eden birer yoldaş olmuşlardı.
Başka müzikler dinleyip haleti ruhiyemi daha yüksek tutabilir miydim?
Muhtemelen evet, ama bu şuursuz pozitifliğin, hep daha iyi olmanın peşinden gitmenin toksikliği bana hiçbir zaman çekici gelmemişti, zira içine düştüğüm duygusal farkına varış ve hüznün kaynağı çok gerçekti. Sonuçta, doğduğu anda bir yandan öldüğünü içten içe bildiğim bu yası tutmaktan başka bir çıkış yolum olmamıştı. Müziğe biraz hayatın film müziği gibi bakmalı. Böyle platonik, hayal kırıklıklarıyla yaşanan bir aşkın müziği de hüzünlü şarkılar, türküler ve arabeskti.
Taşrada aşk rejimi ve Ferdi Tayfur şarkıları
Özellikle İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, yani merkezde ya da ‘içrede’ büyüyenlerin bazıları, bu şehirlerin çeperlerine ve taşranın dünyasına gözlerini, kulaklarını kapattıkları için bu dünyayı ya pek bilmezler ya da görmezden gelirler. Ben Ankara'ya yüz kilometre uzaktaki bir kazada, Beypazarı'nda büyüdüm. Beypazarı çok geleneksel ve muhafazakar bir dünyanın parçasıydı. 90'lı yılların sonuna kadar yaşadığım bu ilçede büyürken çevremdeki insanların hiç tanımadıkları birine uzaktan, bir görüşte aşık olup, bu aşka kavuşamadan yaşlanıp gittiklerini, yıllarca bu sevdayla yanıp kavrulduklarını bilirim. Böyle bir aşk rejimi de şenlikten çok bir matem havasını taşırdı. Bırakın kavuşmayı, hayatında hiç konuşamayacağı platonik aşkına sadece yas tutabilen bir insanın burada kendine eşlik eden tek dostu da kendi gibi abası yanık dertli arkadaşları, arabesk müzik, dertli türküler ve aslında derin bir hüzün barındıran oyun havalarıydı.