Türkiye her yeni güne soruşturmalarla ve operasyonlarla uyanmaya 2007’de başladı.
Gülen Örgütü polisleri sabahın köründe siyasetçi, akademisyen, gazeteci veya asker, hedeflerinde kim varsa kapısına dayanıyordu.
AK Parti iktidarı da kendisine muhalif olanları temizleyen bu operasyonları seyretti hatta “savcısıyız” diye destekledi. Ancak koçbaşı olarak muhaliflere karşı kullanılan o silah, 17-25 Aralık 2013 soruşturmalarında iktidara da yöneldi.
Bir süre iktidarın ortağı gibi hareket eden, sonra iktidarla çatışmalar yaşamaya başlamış Gülen Örgütü, artık ülkenin anahtarını tamamen eline almak istiyordu.
AK Parti ile Gülen’in iktidar kavgasında, savcı ve polislerin sadece muhalifleri değil bakan çocuklarını hatta Erdoğan’ı ve ailesini de izlediği ortaya çıktı. Bu kez AK Partili bakanların çocuklarının kapısındaydı o polisler…
Savcısı da Erdoğan’ın zırhlı aracını gönderip sırtını sıvazladığı Zekeriya Öz’dü. Örgütün planı tutmadı, Erdoğan direnerek soruşturmaları durdurdu.
Zekeriya Öz bavulunu alıp önce Gürcistan sonra Almanya’nın yolunu tuttu. O kaçarken devlet izledi. Belki de eski ortağının yakalanıp sorgulanmaması herkes için daha hayırlısıydı.