Ortadoğu ve Akdeniz coğrafyası eve, aileye, bilhassa da anneye pek düşkündür. Güzel bir şey aslında.
Ama bu işin bir de diğer yanı var: Kendine yeterli, özerk bir birey olabilmek, sorumluluk alabilmek ve nihayet kendi yuvanı kurabilmek için, köken aileden vakitlice ayrışabilmek gerekiyor.
Şener, gel buraya
Köken aileden, birincil bakımverenden, bilhassa da anneden ayrışamamak, çok işlenmiş bir konu.
Bizim Aile’nin Şener’i ile, Alfred Hitchcock’un Psycho’sunun Norman Bates’inin ortak yanı bu.
Bu ayrılamama halinin genelde erkek karakterle yansıtılması tesadüf değil. Kadınlar ya olması gerekenden erken ve zorla yuvadan yollanıveriyor; ya da aksi, yuva kadınlar için kafes oluyor. Gitmelerine izin verilmiyor.
Fatura yatırmak kurtarmaz
Konunun toplumsal cinsiyet perspektifi olmadan işlenmesi bu yüzden imkansıza yakın.
Ancak görece özgür, gelenekselliği azcık da olsa kırabilmiş ailelerde yetişen kadınlardan da evi terk edemeyenler yok değil.
Ev ekonomisine katkı vermeniz, hatta bizzat idareye el koymuş olmanız da fark etmiyor. Hala anne kucağı, baba ocağındasınız.