Yaş tartışmaları, sağlık sorunları nedeniyle ertelemeler, atışmalar ve son olarak Mike Tyson’ın maçtan önceki basın toplantısında Jake Paul’e attığı tokat... Tüm bunların ardından bekleyiş sona erdi ve Tyson ile Paul'ün Netflix şovu 15 Kasım Cuma gecesi yayınlandı. 

Platformdan kaynaklı teknik sorunlardan dolayı maçı takip etmeye didinen insanlar ile bu aksaklığı yaşamayan ancak izlediklerinden pek de memnun olmayan dövüş sporları takipçileri ikiye ayrılıyorlardı. 

Peki şunu soralım: Endüstrileşmenin daimî etkisi altında olan boks, sosyal medya çağında kendi özündeki temel yapı taşlarından nasıl uzaklaştı da fenomenlerin yön verdiği bir şova dönüştü?

İlk adımlar

Öncelikle filmi en başa saralım. Bahsi geçen sporu biraz anlamaya çalışalım.

Milattan önce Sümerlerin duvar çizimlerinde bile görülen, Antik Yunan’da belirli kuralların eklenmesiyle ilk olimpiyatlarda yer alan boksun modern çağlardaki hikayesi çok da eskiye dayanmıyor. 1700’lerde Sanayi Devrimi'nin anavatanı Büyük Britanya’nın modern şehirlerinde popülerleşmeye başlayan bu spor, asgari ölçekte kurallar çerçevesinde üstelik eldivensiz yapılıyordu. Tenha köşelerde icra edilen, çoğunlukla işçi sınıfından vatandaşların katılım gösterdiği, sonunda ödül kazanmak veya sokak tartışmalarını çözmek için yapılan bir aktiviteydi.