Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde çalışan 50 işçi, 4 Mart’ta yapılacak özelleştirme ihalesine tepkilerini göstermek için kendilerini maden ocağına kapattı.
Daha önce de özelleştirmeye karşı birçok eylem gerçekleştiren işçiler Kasım ayında talepleri için yine yeraltına inmişti. Çayırhan’dan Ankara’ya yürüyüş başlatmış, Maliye Bakanlığı önünde eylem düzenlemişlerdi.
Eylemlerden sonra 4 Aralık 2024’te planlanan ihale ertelenmişti ancak şimdi tekrar gündemde.
İhalenin iptal edilmesini isteyen madenciler, "Maden bizim ekmeğimiz, hakkımızı alana kadar buradayız" diyor.
Seslerini duyurmaya çalışan işçiler, özelleştirme sonrası işsiz kalmaktan oldukça endişeli.
Geçmiş özelleştirme süreçlerinde yaşanan hak kayıplarını hatırlatan işçiler, kamu işletmelerinin özel sektöre devrinin iş güvencesini ortadan kaldıracağını vurguluyor.
“Tek isteğimiz satışın iptali”
Fayn işçilerin direniş alanındaydı.
Musa Yaşar, Elektrik Üretim Anonim (EÜAŞ) Şirketi’nde bir enerji işçisi.
20 Kasım’dan beri işçi direnişinde olduğunu söylüyor. 107 gündür süren eylemlerde seslerinin duyulmadığından yakınıyor:
“Dinlettiremedik kendimizi. Sonucu ne olacak bilmiyoruz. Tek isteğimiz satışın iptali. Ben 16 senedir elektrik santralinde çalışıyorum. Burayı zararda gibi gösterip de varlık satışı ve özelleştirme yaparak satın alanı istemiyoruz.”

“İyi bir haber bekliyoruz”
İşçi direnişinde hazır bulunan bir diğer isim ise Türkiye Maden İşçileri Sendikası Orta Anadolu Şube Başkanı Talih Kocabıyık. Kocabıyık, termik santralin yüksek karlı bir işletme olduğunu söylüyor. İhalenin ertelenmesini ve mümkünse iptal edilmesini beklediğini söyleyen Kocabıyık, şimdiye kadar bütün girişimlerin sonuçsuz kaldığını kaydediyor:
“İyi bir haber bekliyoruz. Yolda yürüdük. Olmadı. Basın açıklaması yaptık. Olmadı. Ocağa kapandık. Olmadı. Maliye Bakanlığı'nın önüne gittik. Olmadı. Tekrar madene kapandık. Bu saatten sonra kendimizi öldürecek halimiz de yok.”
Kocabıyık’a göre, özelleştirme gerçekleşirse işçileri bekleyen bir tehlike de sendikasızlaştırma ve böylece işçi haklarının yıpratılması.
Eskişehir Mihalıcçık’ta iki sene önce SSS Yıldızlar Holding’e devredilen Doruk Madencilik’te üç aydır maaşını alamayan maden işçisi Salih Erdoğan da Çayırhan’daki işçi direnişini desteklemeye gelmiş.
Ona göre, maden işçisini yine en iyi maden işçisi anlar:
“Bugün devletin güvencesinde olduğu zaman [işçiler] en azından evine ekmek parası götürecek zamanları, imkanları olabiliyor. Paraları gününde yatıyor. Ama herhangi bir firma aldığı zaman bu insanlar maalesef mağdur ediliyor. Aynı bizim şu an üç ay maaş ödenmediği gibi.”
Burası bildiğiniz altın yumurtlayan tavuk
Fayn’a işçilerin direnişini değerlendiren termik santral kazan işletmecisi Cevat Özdemir de özelleştirme ve varlık satışına karşı.
Çayırhan Termik Santrali’nin zarar eden bir işletme olmadığını belirtiyor:
“Karşımızda kömür sahamız var. Biz belki bilmeyiz ama [ne kadar kar edildiğini] kömürün ne kadar fazla olduğunu biliyorlar. Yani kömürde bir sıkıntımız yok.”
Özdemir, termik santralde Beypazarı, Nallıhan ve Çayırhan dahil üç bölgeden işçilerin çalıştığını, bu kasabaların ekonomisinin termik santrala bağlı olduğunu anlatıyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in meclis grup toplantısındaki sözlerini de hatırlatıyor:
“Burası bildiğiniz altın yumurtlayan tavuk. Burayı bildiğiniz başkalarına tepsi ile sunuyorlar. Özelleştirme kapsamında satmak için zararda gösteriyorlar.”

CHP de oradaydı
İşçilere destek vermek amacıyla maden ocağında bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz da Fayn’a gelinen noktayı değerlendirdi.
Çayırhan maden sahalarının 2060 yılına kadar işletme hakkının devredilmesi, buradaki arsaların, binaların, arazilerin ve lojmanların varlık satışının yapılmasıyla ilgili ihale sürecini AK Parti’nin başlattığını anlattı.
751’i enerji işçisi, 1393’ü ise maden işçisi olmak üzere toplam 2104 işçinin santralde çalıştığını vurgulayan Zonguldak Milletvekili, işçilerin santrale yeterince kar ettirdiğini, özelleştirme istemediğini vurguluyor:
“Şu anda toplam değeri 4,5 milyar doların üzerinde olan buradaki termik santral ve maden sahaları taban ihale bedeli açıklanmadan ihale edilmek isteniyor. Bu da bize sadece ihaleye katılacak şirketlerin vereceği danışıklı dövüş tekliflerle özelleştirme tutarının belirleneceğini gösteriyor. Adrese teslim bir ihalenin bir peşkeş ile yapılacağını açıkçası tüm kamuoyuna göstermiş oluyor.”
Yavuzyılmaz, termik santralin daha önceden hem kamu hem de özel sektör tarafından işletildiğini de sözlerine ekliyor:
“Burada çalışanlar kimsenin oyuncağı değil. Sürekli bir kamuda bir özelde iş güvencesi tehdidi altında çalışmak istemiyorlar. O nedenle de itirazlarını devam ettiriyorlar”

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da Çayırhan işçilerini ziyaret edenlerden.
İşçilerle iftara katılan Yavaş, “Emeğin en yüce değer olduğunu biliyor, alın teriyle ekmeğini kazanan madencilerimizin haklı mücadelelerinde yanlarında olmaya devam ediyoruz” dedi.
Kaybedilen haklar, kapanan kapılar
Çayırhan işçileri için bu direniş, sadece kendi işyerlerini koruma mücadelesi değil. Daha önce özelleştirilen santrallerin ve maden ocaklarının hikâyeleri, bu özelleştirmenin de nasıl sonuçlanabileceğini gösteriyor.
Muğla'da Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri 2014’te özelleştirilmeden önce işçiler günlerce grev yaptı. Ancak özelleştirme gerçekleşti. Ardından iş kazaları da arttı. Yatağan’da 18 Temmuz 2018’de bakım eksikliği nedeniyle kömür sevk bandı çöktü, iki işçi öldü, dokuz işçi yaralandı.
Sendikalar, “Kamu işletmelerinde en azından devletin denetimi vardı, özel sektör bunu maliyet olarak görüyor” diyerek tepki gösterdi.
Özelleştirme denildiğinde akla gelen en büyük facia kuşkusuz Soma faciası. Soma’daki maden ocağı 2006 yılına kadar Türkiye Kömür İşletmelerine aitti. Ancak 2006 yılında ihaleyle Park Teknik’e verilmişti.
Park Teknik, 2009 yılında “İleride telafisi mümkün olmayan olayların çıkma ve yangın ihtimaline karşı” ihaleyi geri vermek istedi.
Riskli olan ocağın ihalesini TKİ, Soma AŞ’ye vermişti.
2014’te, Soma Kömür İşletmeleri AŞ.'nin işlettiği Eynez Maden Ocağı'nda 301 işçi hayatını kaybetti. Sendikalar, taşeronlaşan ve maliyet azaltmaya odaklanan madencilik sektöründe güvenlik önlemlerinin göz ardı edildiğini, Soma’daki facianın da bu politikanın bir sonucu olduğunu öne sürüyor.
Özelleştirme sadece iş güvenliğiyle ilgili sorunlar yaratmadı, işçilerin toplu halde işten çıkarılmasına ve ücretlerin düşmesine de neden oldu.
Kütahya’daki Tunçbilek ve Seyitömer santralleri Aralık 2014’te özelleştirildiğinde işçiler, maaşlarının düzensiz ödenmeye başladığını, sosyal haklarının kaybolduğunu savundu. Afşin-Elbistan Termik Santrali'nde de Kasım 2018’deki özelleştirme sonrası çevre yatırımları askıya alındı, filtre sistemleri çalıştırılmadı. Santral geçici olarak kapatılmak zorunda kaldı. Çatalağzı Termik Santrali’nde ise işçiler, Kasım 2016’da özelleştirme sonrası toplu olarak 138 işçi işten çıkarıldı. Sendikalar bu duruma karşı dava açtı.
Çayırhan işçileri için tüm bu örnekler bir uyarı niteliğinde. Çünkü özelleştirme onlar için yeni değil. Çayırhan Termik Santrali ve maden sahası, 1996 yılında özel sektöre devredilmişti. Ciner Grubu tarafından işletilen santral, 2020’de sözleşme süresi dolunca tekrar kamulaştırıldı.
Şimdi, yeniden özelleştirilmek isteniyor.
Santral ve maden sahasının özelleştirilmesi halinde bölgedeki 2 bin işçi işini kaybedebilir.
Sendikalar, özelleştirme gerçekleşirse çalışma koşullarının kötüleşmesinden ve taşeronlaşmanın yaygınlaşmasından endişe ediyor.
Hükümet ise sürecin devam edeceğini söylüyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 27 Kasım 2024’te Cumhurbaşkanlığı Bakanlar Kurulu öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada özelleştirme konusunda kararlı olduklarını belirterek, "Bu sistem böyle çalışıyor. Dolayısıyla burasını ayrı tutmanın çok bir anlamı yok ama işçilerin buradaki haklarına bir halel gelmesin” dedi.
Ancak işçiler ve sendikalar, bugüne kadar yapılan özelleştirmelerin yarattığı mağduriyetleri hatırlatarak, direnişlerini sürdüreceklerini vurguluyor.