Fay hattı üzerindeki ya da çok yakınındaki vahşi madencilik işletmeleri, yaşam alanlarının hemen dibine kurulan siyanür atık havuzları, binlerce ağacın kesildiği, tarım alanlarının yok edildiği, su kaynaklarının kurumasına neden olan projeler…
Bunlar, “çevresel etki değerlendirmesinden” yani ÇED’den geçmiş ya da ÇED’in gerekli bile görülmediği yerler.
Zaten Türkiye’de son yıllarda çevre davalarının büyük bölümü de tartışmalı ÇED kararlarına karşı.
Bu kararların bazıları mahkemelerce iptal ediliyor; ancak karar çıkana kadar davalı şirketler doğa tahribatında büyük ilerleme kaydetmiş oluyor. Hatta çoğu zaman mahkeme kararlarına rağmen, işletmeler faaliyetlerine devam edebiliyor.
Türkiye’de ÇED süreci nasıl işliyor? ÇED olumlu ya da ÇED olumsuz ne demek? ÇED, Türkiye’de amacına hizmet ediyor mu?
ÇED nedir?
ÇED’in açılımı çevresel etki değerlendirmesi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın görev alanında.
Bakanlığın web sitesinde, şöyle tanımlanıyor:
“Belirli bir proje veya gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreç. Yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli veya geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini de içine alacak şekilde analizi ve değerlendirilmesi.”
Bakanlık sitesinde ÇED’in amacı da anlatılıyor:
“Ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini ekonomik politikaların karşısında korumak, planlanan bir faaliyetin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin önceden tespit edilip, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak.”
ÇED ne zamandır var?
Dünyada en etkin çevre yönetimi uygulamalarından biri olan ÇED, ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde 1969 yılında yürürlüğe giren Ulusal Çevre Politikası Kanunu (National Environmental Policy Act) ile uygulanmaya başladı.
Türkiye’de ise ÇED sürecine ilişkin ilk yasal düzenleme, 11 Ağustos 1983’te yürürlüğe giren 2872 sayılı Çevre Kanunu.
İlk Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği ise, 7 Şubat 1993’te yayımlandı. İlk yönetmeliğe göre ÇED süreci “ÖN ÇED” ve “ÇED” olarak iki aşamadan oluşuyordu.
“ÖN ÇED” için, proje sahipleri valiliğe başvuruyor, proje belgelerinin incelenmesi sonrasında bir gerekçeli rapor hazırlanıyor, valilik mahalli çevre kurulu bir değerlendirme yaparak, proje için “Çevresel etkileri önemsiz” ya da “Çevresel etkileri önemli” kararı veriyordu.
Çevresel etkileri önemli görülen projeler için ÇED raporu hazırlama yükümlülüğü getirilirken, önemli görülmeyenler için tekrar genel bir değerlendirme yapılması yeterli kabul ediliyordu.