CHP’nin “zamanı gelince tartışmalıyız” dediği halde bir türlü erteleyemediği konu, cumhurbaşkanı adayının kim olacağı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması gereken tarih 2028.
Fakat o vakte kalmayacağından, erkene çekileceğinden neredeyse herkes emin. Zira zamanında yapılırsa, Anayasa gereği Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan seçime katılamıyor.
AKP’nin ve Cumhur İttifakı’nın adayının ondan başkası olamayacağı kabullenildiğinden, seçimin en az altı ay, en çok bir yıl öne çekileceği kanaati hâkim.
Yani en erken 2027 baharında en geç sonbaharında Türkiye hayırlısıyla yeniden sandık başında.
Nereden baksanız ufukta en az 2 yıl var.
Meseleye böyle yaklaşınca, vakit henüz erken.
Ve fakat hem CHP’nin içindeki hem de dışındaki bazıları, partinin adayının kim olacağı tartışmasını diri tutmakta kararlı.
Bir yandan ağızlarda “işimize, gücümüze bakıyoruz”, “çok erken hem de çok”, “yok bizim böyle bir konumuz, yok” lakırdıları, öteki tarafta habire yelkenleri şişirilen bir mevzu.
Kimileri 14 Mayıs 2023’e giderken yaşanan Altılı Masa faciasını unutamadığından, cumhurbaşkanı adayını bir an önce belirlemenin doğru olacağı inancında.
Kimileri de erken başlayan aday tartışmasının içeride enerji kaybına, çatlağa neden olacağını düşünüyor. Bu tartışmanın adayların yıpratılması için müsait bir ortam yaratacağının farkında olanlar da var.
Adaylıkları gitti geldi
Neydi o facia, hafızayı tazeleyelim.
CHP, İYİ Parti, Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti bir araya geldi Millet İttifakı’nı, bir başka deyişle Altılı Masa’yı kurdu.
Birlikteliğin harcını parlamenter sisteme geri dönüş oluşturdu. Bunu sağlamak için de geçiş döneminde işbirliği yapılmasında mutabakata varıldı.
O deneyimde, Altılı Masa’nın liderleri başta ağız birliği etti, “Peki bu ittifakın cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” sorusuna her seferinde “İktidar bu konuda bizi tartıştırmak istiyor, birbirimize düşürmek istiyor, erken belirlenen aday yıpratılır, cumhurbaşkanlığı meselesi en son konuşulacak konu” dedi.
Aday başlığı hep ertelendi.
Sonra ne oldu?
Tam da dedikleri yerden gol yediler.
Kıyamet kendi içlerinde koptu.
İYİ Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener, CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı tartışmaya açılınca masadan kalktı.
Ne için?
CHP’nin Ankara ya da İstanbul Büyükşehir Belediye başkanından birinin, Kılıçdaroğlu yerine aday olması için.
Hatta tam olarak şöyle oldu; Millet İttifakı’nın büyük ortaklarından birisinin Genel Başkanı, diğer büyük ortağın Genel Başkanı’nın adaylığını engellemek için, onun iki büyükşehir belediye başkanını isyana teşvik etti.
Akşener, İmamoğlu ve Yavaş’a; “Milletimiz bugün çok kritik bir kırılmanın eşiğinde sizi göreve çağırıyor.” dedi.
Onlar bu çağrıyı “hain” damgasını yememek için kabul etmeyince de onları “korkak” olmakla suçladı.