Hayat bize habire bir şeyler yapıyor. Başımıza geldikten sonra artık aynı insan kalamadığımız bazı şeyler bunlar.
Nasıl oluyor da böyle oluyor pek bilmiyorum. Bilmek için muhatabına soracağım. Bu uzun zamandır hayalini kurduğum söyleşilerin genel maksadı insanı kurcalamak.
O zaman başlıyorum.
İlk durak annelik.
“Anne olunca sana ne oldu?” diye sormak istediğim anneler var.
Anne olunca kadına çok şey olduğunu kendimden biliyorum
Ama merak ettiğim başkalarına neler olduğu, çünkü biliyorum konuştukça açılıyor halkalar.
Derdim biraz da bu. Biraz genişlemek.
Bu hafta annelik üzerine sorularımı Delal Arya yanıtladı.
Böylece bir halka daha açıldı konu. Her annenin çabası birbirine benzese de, deneyimler farklı. Her sohbette başka bir oda açılıyor sanki. Delal uzun süredir ailesiyle Minneapolis’te yaşıyor, bir ikiz annesi, çocuklarını da Amerika’da doğurmuş.
Ben onu çocuklar için yazdığı kitaplarında yarattığı, okuru daha ilk sayfadan kolundan tutup götürdüğü nefis dünyalarla tanıyorum. Onun bir yazar olarak hayal gücüne bayılıyorum. Umarım kızım Nil de bir gün onun kitaplarını keşfeder ve elinden bırakmaz.
Delal’le hiç tanışmadık ama babasının eskiden açık deniz kaptanı olduğunu, Delal’in çocukluğunun onun yanında, uzun deniz yolculuklarında geçtiğini ve gemilere karşı müthiş bir aşk beslediğini biliyorum.
Onu nedense hep yazdığı hikayelerdeki gibi efsunlu bir dünyada yaşarken hayal ediyorum; karlar içinde bir evde rengarenk el örgüsü kazaklarla çay yaparken, bir yandan pencerenin önündeki masasında kitap yazıp bir yandan Pamir ve Aras’a annelik ederken…
Sahiden öyle mi?
Delal de daha en başta annelik hakkında konuşmanın onun için hiçbir zaman kolay olmadığını, onu korkuttuğunu dile getirdi.
Yine de bu ağır kapıyı aralamaya gönüllü oldu. Neden zor bu konuyu konuşmak onun için, önce bunu merak ettim: