Bugün yine günlerden Fayn Haftalık.
Gündemi tutmaya, olan biteni açmaya, bilmediğimizi bilene sormaya devam ediyoruz.
Hazırsanız beraber geride bırakmak üzere olduğumuz doğal olmayan haftanın getirdiklerine bir bakalım.
“Türkiye’nin gerçek sorunlarını konuşmanın önündeki en büyük engel, kültür savaşı”
19 Mart sonrası yaşananları anlamaya çalışmayı, farklı bir açı varsa gözümüzü oraya çevirmeyi sürdürüyoruz. Bu süreçte önemli bir kalp kırıklığı daha yaşandı. İnsanlar haklı olarak “Muhafazakar camianın vicdanlı insanları razı mı bu olanlardan?” sorusunu sordu. O soruya “Razılar hocam sormaya gerek yok. Gayet mutlu ve memnunlar bu süreçten.” diye cevap veren hukukçu, tarihçi, yazar Mustafa B. Bozkurt, ciddi tepki gördü. Düşüncelerini dile getirmeye devam edince bu kez de Müslümanlığı sınandı, o da “Müslümanların İslamcılarla imtihanı” başlıklı bir video çekerek içini döktü. Fayn, Bozkurt’a yaşadıklarını ve olan bitenle ilgili düşüncelerini sordu.

Cezaevleri tıklım tıklım
Mahir Polat’ın yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde bulunduğu sürecin adeta işkenceye dönüşmesi, hasta tutukluların içinde bulunduğu ağır koşulları bir kez daha gözler önüne serdi. Kapasitelerini yüzbin kişi geçen cezaevlerinde o koşullarda tedavi olamayacak en az iki bin hasta var. Tuğba Özer, cumhuriyet tarihinin en yüksek mahkum rakamlarına ulaşan cezaevlerindeki durumu yazdı.

Silah bırakma işi ne durumda?
Uyarılar, üstü kapalı göndermeler, şunlar bunlar derken PKK'nın silah bırakma konusu yine bir belirsizlikler bulutuna dönüşmüştü. Fakat sonrasında Erdoğan ile DEM Parti arasında kurulan temastan 'umut dolu' mesajlar çıktı. Şimdi ortada “PKK’nın silah bırakması Hıdırellez’e yetişecek mi?” gibi sorular dönüyor. Fayn Ankara muhabiri derledi.

“Hele bakalım ne olacak...”
Türkiye siyasetinin ikonik ismi Sırrı Süreyya Önder geçirdiği kalp krizi ve 12 saatlik ameliyat sonrasında yoğun bakımda. Durumu kritik. Türkiye’nin “Beynelmilel” filmiyle tanıdığı Önder, sonraki yıllarda Gezi Olayları’nda dozerin üzerine çıkışı, çözüm süreçlerindeki rolü ve TBMM Başkanı Vekili olarak kürsüden yaptığı çıkışlarla sık sık gündemimizdeydi. Önder’in hayatına, kim olduğuna, neler yaptığına bir kez daha bakalım.

Kuşak yaratma hevesi bütün kuşakları protestoya iterken

Siyasette bunlar olurken protestolar liselere kadar indi. Niye indi? Çünkü MEB’in rotasyon kararıyla yüzlerce öğretmen görevden alındı. Öğrenciler ve veliler, kararın siyasi saiklerle alındığını savunuyor. Bakanlık ise uygulamayı “mevzuat gereği” olarak açıklıyor. Türkiye’de son yıllarda “mevzuat gereği” alınan bütün kararların aslında siyasi olduğu gerçeği göz önüne alındığında…

İsrail'in yolu
İsrail, Gazze’nin sağlık sistemini hedef almaya devam ediyor. Zaten Ekim 2023’te başlattığı saldırılar boyunca birçok hastaneyi, sağlık çalışanlarını hedef alan ve Gazze’nin sağlık sistemini neredeyse çökme noktasına getiren İsrail ordusu, son dönemde bu hedefe daha da odaklanmış görünüyor. Biz başka yere bakıyorken Gazze'de yaşananları derledik.

“Hicret ediverin de ABD Başkanı oraya tatil köyü kursun”
Bütün bunlar olurken iktidara yakın medyada aniden ‘hicret’ kavramı ortaya atıldı. Hatta birini alıntılayalım: “Türkiye, Endonezya, Balkan ülkeleri, Cezayir… Akla gelen birçok alternatif var. Gazzeliler buralarda ‘hicret’ mantığıyla hayatlarına devam ederler.” Birkaç ay önce başkası Gazzeliler’e Gazze’yi terk etme önerisi yapacak olsa aynı yazarların neler yazacağını tahmin ediyorsunuzdur. Peki şimdi nereden çıktı bu 'hicret' ve bu aslında ne anlama geliyor?

Dış basında Türkiye
Türkiye ile ilgili yabancı basında çıkan yazıların çoğu yine protestolar ve Suriye’de İsrail ile yaşanan gerilim üzerine. Yunanistan’dan İsrail’e, ABD’den İngiltere’ye dışarıda bizimle ilgili yazılanları Şanlı Bahadır Koç taradı, derledi.

Onun hayatı hayat değil miydi?
Kaçak çalıştığı madende öldü. Cesedi yakıldı, böbreği alındı. Katillerine makul bir ceza? Yok, öyle bir şey de olmadı. Ondan geriye, bir vesikalık fotoğraf ve ailesinin çaresiz adalet çığlığı kaldı. Peki suçu neydi? Taliban rejiminden kaçıp Türkiye’ye sığınmak…

Marmara boğuluyor
“Müsilaj” kelimesi hayatımıza hızla girdi, aynı hızla çıktı. Adını duymaz olduk. Peki sorun çözüldüğü için mi çıktı? Hiç alakası yok. Tam tersine sessizce yayılmaya devam ediyor. Uzmanlara göre bu yıl, durum 2021’den daha kötü. Arıtma yok, denetleme yok, konuyu ciddiye alan yok. Eylem planları da hâlâ masalarda bekliyor…

Doğal olan, saçma sapan pankartlar açmamak
Sahalarda sporcuların tuttuğu pankartlara gerçekten ihtiyaç var mı? Bilemiyoruz. Sporcular taşıdıkları pankarta kendileri inanıyorlar mı? Onda da şüphelerimiz var. Verginin v’sini ödemeyen futbolcuların vergi ödemenin erdemini vurgulayan pankartlar taşıyıp durması şüphelerimizi artırıyor. Ama stadyumlarda kadınların yaptığı doğumun hangi çeşidinin “normal” hangi çeşidinin “anormal” olduğunu belirten, raconunu kesen pankartlar açmanın manası yok, onu biliyoruz. Fayn’ın spor kanadı Türkiye gündemini meşgul eden pankart meselelerini değerlendirdi.

Zorunda mıyım?
Bir okurumuz Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilgili protestolar başladığında kendisinin de isteyerek dahil olduğunu ama birileri sosyal medyadan insanlara ne yapmaları gerektiğini söylemeye başlayınca soğuduğunu anlatmış. “Bizim esas sorunumuz ‘ayar verenler’le değil mi?” diyor… Bizce değil. Bu “İlk 3 gün ben de destekledim ama…” meselesinde sorgulanacak başka şeyler var gibi. Ama biz rol çalarak yanıtlamayalım, Ahlak Bekçisi yanıtlasın.

Çocukları pışpışlayıp durmayın
Sana Ne Oldu? Serisinde bu hafta ebeyenlerin çok hoşuna gideceğini düşündüğümüz bir tavsiye var: “Çocuklarınızın hayatını makul derecede zorlaştırın. Aldıkları kararların bedelini ödetin.” Neden böyle bir şey yapacaksınız? Çünkü böylece çocuklarınız her dertlerinde “Anne! Baba!” diye bağırmayacaklar. Kendi kararlarını alabilen, kendi hayatlarını yönetebilen bireyler olma yolunda aşama kaydetmiş olacaklar. Devamını Melisa Kesmez’in Nurdoğan Arkış ile yaptığı söyleşide bulabilirsiniz.


Bu hafta size YouTube’dan önerilerle geliyoruz. Ekibimiz bunlardan özellikle hoşlandı. Birincisi, Mirgün Cabas’ın kendi YouTube kanalında Can Kozanoğlu ile yaptığı söyleşi. İkilinin “Nereden Başlasam?” isimli podcasti haklı olarak çok seviliyor. Bu kez görüntülü olarak Türkiye’nin başından geçenleri konuşuyorlar. İktidarın propaganda makinesi, protestolar, Z kuşağı ve aktivizm üzerine son derece kaliteli bir sohbet. Ayrıca küçük bir kesitlerinin kullanıldığı “Medusa’nın Salı” belgeseline de incelikli bir sitem var.
Bir tane de okyanus ötesinden öneriyoruz. WSJ, Trump’ın gümrük vergilerini ABD’nin en çok tercih edilen aracı Ford F-150 üzerinden incelemiş. Bu inatlaşma vergileri hangi parçaya ne yapar? Tekerlek kaça gelir? Kapı kulpuna ne olur? Kalem kalem dökmüşler. Bu kaliteli dijital gazetecilik işinde meraklısı için alınacak nice feyzler var diye düşünüyoruz.