“Bu bölümde sigara içiliyor mu?” Bir restoran ya da kafeye girdiğimde ilk sorumdur bu. Genelde, “Maalesef” yanıtını verir karşı taraf.

“Maalesef içiliyor mu, maalesef içilmiyor mu?” diye sorarım. Yanıt, “Maalesef içilmiyor” olur genelde. 

Manzaralı, havadar bölümlerden bahsetmiyorum. En kıyıda köşede kalmış, iç daraltıcı bölümlerinde bile sigara içilmemesinin “maalesef” ile yorumlandığı mekanlar...

Alerjik astım yaşayan biri olarak, uzunca bir süredir, Türkiye’de sigara içmeyenlerin ikinci sınıf insan muamelesi gördüğünü hissediyorum. Halbuki AK Parti döneminde atılmış en önemli adımlardan biri, sigarayla ilgili. Kapalı mekanlarda sigara yasağı var ama uygulamada karşılığı yok gibi. Kapalı eğlence mekanlarında, sigara içme yasağını genelde umursayan olmuyor. Heveslendiğim birçok kapalı mekân konserine gidemiyorum. Açık hava etkinliklerinde de kalabalığın içinde sigara içenler nedeniyle durum farksız. Mekanlarda en manzaralı bölümler, sigara içenlere ayrılıyor.

Okul önlerinde sigara içen veliler, servis şoförleri, sigara dumanından koca bir bulut oluşmuş hastane önleri, Marmaray’da trenden indiğin anda sigarasını tüttürmeye başlamış sabırsız insan topluluğu, kalabalık bir otobüs, minibüs sırasında yüzünüze sigara dumanı üfleyen insanlar… 

Türkiye’de sigara dumanından kaçmak zor. Eskiden sık sık, “Lütfen” diye başlayan cümlelerle uyarıyordum insanları ama artık cesaretim yok. İnsanların tepkilerini kestiremediğim için, sessiz kalıp, dumandan uzaklaşmayı tercih ediyorum. 

Sigara, içmeyeni de öldürüyor

Sigaranın hem insan sağlığına hem de çevreye, tartışmasız büyük bir zararı var. Ama tüm zararlarına rağmen dünya nüfusunun neredeyse dörtte bire yakın bir bölümü tiryaki.