“Yabancılar her şeyi biliyor. Bizi bizden iyi biliyorlar. Çok akıllılar, çok iyi eğitimliler. Her şeyi önceden biliyor, ayarlıyorlar. Türkiye'yi, dünyayı, her şeyi onlar yönetiyor.”

Doğru mu bunlar? Belki. Bazen. Bazı konu ve durumlarda. Bir derece. Kim bilir?

Yabancı medya, yabancı diplomatlar, yabancı akademisyenler, think-tank uzmanları, uluslararası örgütler, yabancı istihbarat örgütleri, yabancı iş insanları, danışmanlar…

İşleri Türkiye'yi takip etmek olan yabancılar Türkiye için ne düşünüyor, açıkça (ve aralarında ya da kuytularda) Türkiye ve onu ilgilendiren meseleler hakkında ne konuşuyor, ne yazıyorlar?

Bunları bilmek iyi olurdu. Burada eğer becerebilirsek esas olarak açık kaynaklarda Türkiye hakkında söylenip konuşulup yazılan önemli, orijinal, derin, enteresan, faydalı, kaygı verici, bilinmesi gerekli veya sadece ünlü, etkili ve karakteristik biri tarafından söylendiği için bilmeye değer şeyleri olabildiğince kısa, özlü ve kolay tüketilir şekilde paylaşmaya çalışacağım. Genelde yazıyı mealen birkaç cümleye sıkıştırıp bazen de doğrudan alıntılar yapacağım.

Daha biz çözemedik, onlar çözdü mü?

Yabancılar da büyük ölçüde sizin benim gibi insanlarla konuşarak yazdıkları için söyledikleri şeyin çoğu o kadar da orjinal olmayabilir. Ayrıca yabancılar her zaman objektif de değil. Onlar da belli bir geçmiş, kültür, eğitim ve dünya görüşünden geliyor sonuçta. Onların da siyasi, ideolojik, ekonomik, profesyonel bagajları, bağımlılıkları, sınırlılıkları ve kaygıları var. 

Bazı benzerlikler, sınıflamalar, kıyaslamalar yapılabilirse de sonuçta her ülke kendine özgü, biricik. Bakın hepimiz 20, 30, 40, belki 50 yıldır burada yaşıyoruz ama biz bile memleketi tam olarak anladığımızdan emin olamayız ya da olmamalıyız. 

Dışarıdan gelen ve burada birkaç yıl kalıp giden bir gazetecinin ne kadar yetenekli, eğitimli ve profesyonel de olsa biz yerlilere göre ülkeyi anlama konusunda ciddi bazı dezavantajları olabilir. 

Sonuçta yabancı basında çıkan her şeye inanma ama yabancı basınsız da kalma. 

Amaç ne?

Burada yapmaya çalıştığımız yaklaşık 1000 kelimede 10 civarında yazıyı özetlemek ve link vermek. Yazıların künyeleri, başlıkları, yazarları ve kaynaklarını da girdikten sonra geriye ortalama 70-80 kelime kalacak ki bu da kabaca 10 kısa cümle yapar.

Yer sınırlı olduğu için birçok nüans arada kaynayabilir, bunu baştan kabul ederek okumanız iyi olabilir. Linkleri de vereceğiz ki isteyen yazının (ve bazen de videonun) kendisine gidebilsin. 

Haydi başlıyoruz.

Türkiye uzmanı Nicholas Danforth’ın gözünden Trump ve Erdoğan

Century Foundation’a “transfer olan” ABD’nin önde gelen parlak Türkiye uzmanlarından Nicholas Danforth “Trump ve Erdoğan: Yolsuzlukla Bağlı Dostlar mı, Medeniyet Düşmanları mı?” başlıklı yazısında iki liderin yakınlık ve benzerliklerine rağmen sorun da yaşayabileceğine işaret ediyor. 

Yazıya göre, ikisi de otoriter ve kişisel çıkarları önceliyor. İkili yolsuzluk temelli bir ortaklık ve dayanışma geliştirebilir ve ilişki Trump’ın Halkbank konusunda yetkililere baskı yapması gibi “yanlış nedenle iyileşebilir.” Veya Trump-Erdoğan, medeniyetler çatışması kaynaklı bir düşmanlık yaşayabilir. Orta Doğu'da farklı aktör ve projeleri destekleyerek ve kültürel önyargılarla düşman olabilirler. 

Danforth, Trump'ın ikinci döneminin Erdoğan'ı daha otoriter ve Batı karşıtı bir yöne iteceğini düşünüyor. İkilinin ilişkisi iyi olursa bu demokrasi aleyhinde kullanılabilir, kötü olursa bölgede çatışma yaşanabilir. Trump Türkiye’de demokrasiye sözlü bile destek vermez. 

Ankara Öcalan açılımıyla SDG’ye baskı imkanı kazanacağını umuyor ama ABD Ankara ve Şam’a Kürtler lehine baskı yapmalı.

FDD, Türkiye’nin Suriye’deki etkisi hakkında ne söylüyor?

ABD’nin şahin ve Türkiye karşıtı düşünce kuruluşlarından FDD’de (Foundations For Defense of Democracies - Demokrasileri Savunma Vakfı), "Türkiye'nin Suriye'deki Müdahaleleri ve Etkisi Hakkında Bilinmesi Gereken 10 Şey" başlıklı bir bilgi notu yayınlandı. Yayınlanan notta mealen şunlar söyleniyor:

Erdoğan Esad’la dosttu. Sünni İslamcı rejim kurmak için ona karşı döndü. Türkiye cihatçı örgütlere destek verdi. 2017’den beri kuzey Suriye’yi domine ediyor. Türkiye, Suriye Kürt güçlerine karşı savaşıyor. 

Türkiye sorunlu Suriyeli grupları kabul etti. Geçici hükümetle hızla ilişki kurdu ve kendisini HTŞ ile ana muhatap olarak konumlandırdı. Erdoğan, Suriye’nin yeni başkanını ılımlı bir lider olarak pazarlamaya çalışıyor. Ankara, Suriye’nin yeniden inşasına liderlik etmek ve bu ülkeyi bölgede sıçrama noktası yapmak istiyor.  

Türkiye’nin askeri genişlemesi Batı için tehdit mi? Michel Rubin yorumluyor

Middle East Forum sitesinde kadrolu Türkiye aleyhtarı Michel Rubin  "Yunanistan’a Uçak Gemisi Katili Füzeleri Verin: Batı, Türkiye’nin Hedeflerini Ciddiye Almalı” başlıklı yazıda Türkiye'nin askeri genişlemesini Batı için tehdit görüyor. Ona göre Türkiye yayılmacı, irredentist ve emperyal bir ülke olarak uluslararası hukuk ve anlaşmaları yıkmaya çalışıyor.