Yabancı basında İmamoğlu’nun gözaltına alınması işlenirken çok kullanılan temalar, tahmin edilebileceği gibi, bunun hukuki değil siyasi olduğu, Erdoğan’ın güçlü rakibini sandık dışında saf dışı bırakmaya çalıştığı ve ülkenin yeni bir belirsizlik ve istikrarsızlık dönemine girebileceği üzerine…  

Örneğin Financial Times, “Türk Cumhurbaşkanı’nın rakibinin gözaltına alınması endişe yaratıyor” başlıklı başyazısında, Türkiye’nin Avrupa güvenliği için öneminin artarken ve Erdoğan’ın “geleneksel ekonomik politikalara dönüş yaptığına dair inanca kapılınmaya” başlanırken gelen İmamoğlu haberi “umutlara ve Türkiye’de demokrasi ile hukukun üstünlüğünün geleceğine gölge düşürdü” deniyor. 

“Yetkililer ikna edici kanıtlar sunamazsa, bu durum Erdoğan’ın 2016’daki darbe girişiminden sonra izlediği otoriterleşme yolunda Türkiye’yi daha da ileriye götürdüğüne dair korkuları artıracak.” Yatırımcılar Erdoğan’ın yapısal reformlara olan bağlılığına güvenmiyor. “Birçok kişi, Erdoğan’ın ekonomiden çok kendi siyasi geleceğiyle ilgilendiğinden endişe duyuyor.” Trump bir şey demez ama “Avrupalı liderler Türkiye’de olup bitenler karşısında rahatsızlıklarını açıkça ifade etmeli.” Türkiye’nin Gümrük Birliği’ni güncelleme isteği  “baskı unsuru” olarak kullanılabilir. Ama Trump’ın yarattığı ortamda Avrupa’nın tepkisi sınırlı kalabilir. “Hatta Trump’ın yeniden seçilmesi, Erdoğan’ın ekibini rakiplerini hedef almaya cesaretlendirmiş bile olabilir.”

Yabancı yatırımcının güçlükle kazanılan güveni

Financial Times’ın “Türk varlıkları güven kaybı yaşıyor” başlıklı başka bir değerlendirmesinde, “Güven kazanmak zaman alır, ancak kaybetmek an meselesidir” deniyor ve geçen 12 ayın çetelesi ortaya konuyor: “7 Mart’tan önceki 12 ayda, “yabancı yatırımcıların Türkiye’deki tahvil ve hisse senedi varlıkları %50 artarak 54 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, 2022’deki dip seviyenin üç katından fazla.”  

Değerlendirmede, ekonominin geleceğine dair öngörüler de var: “Liranın değer kazanacağına yapılan yatırımlar, gelişmekte olan piyasalarda en popüler işlemlerden biri haline gelmişti. Yaşanan sert dalgalanma, ekonomik ivmenin sürdürülmesini zorlaştıracak. Örneğin, zayıflayan lira, enflasyonu kontrol altına alma çabalarına zarar verir. Ve özellikle gelişmekte olan piyasalarda politika, ekonominin temel taşıdır.” 

Peki, bundan sonra ekonomide ne olabilir? Herkesin aklında aynı soru var. Financial Times’ın yorumuysa şöyle:

“En kötü senaryo, faizleri düşük tutmaya yönelik başkanlık baskısına ve gece yarısı Merkez Bankası başkanı görevden almalarına geri dönüş olabilir. Eğer yatırımcılar Erdoğan’ın hukuk devleti ilkelerinden taviz verdiğini veya tüm odağını iç siyasi mücadelelere çevirdiğini düşünürse, ekonomik reformların sürdürülebilirliğine de olan güveni kaybedebilirler. 20 yılı aşkın süredir devam eden bir yönetim, istikrar garantisi değildir—tam tersine bir risk unsuru olabilir.” 

“Sovyet usulü yargılama”

The Economist ise “Erdoğan, onu yenebilecek adayı tutukluyor” başlıklı yazıya, “İmamoğlu ile yarışmaktan korkuyor” diye bir alt başlık eklemiş ve Rusya benzetmesi yapmış:

“Türk savcılar, İmamoğlu’na karşı Sovyet usulü bir yöntem izliyor gibi görünüyor: ‘Bana insanı göster, ben de sana suçunu bulurum.’” 

Analizde ayrıca ABD’de faaliyet gösteren düşünce kuruluşu Orta doğu Enstitüsü kıdemli üyesi Gönül Tol’un “Bu, Erdoğan’ın standartlarına göre bile çok büyük bir adım… Trump öyle bir kaos yarattı ki yabancı otokratlar istediklerini yapabileceklerini hissediyor.” yorumuna yer verilmiş. 

Yazıda ayrıca “Erdoğan, İmamoğlu’nu saf dışı bırakarak, CHP ile Kürt siyasi hareketi arasındaki ittifakı bozmayı da hedefliyor olabilir. Erdoğan, Kürtlere yönelik bazı tavizler sunarak DEM’i sessiz kalmaya zorlayabilir ya da süreç tamamen çıkmaza girebilir.” deniyor.

Beş maddede İmamoğlu'na gözaltının sonuçları

Türkiye gibi yükselen piyasalar konusunda uzman Tim Ash ise substack sitesinde, “İmamoğlu’nun gözaltına alınması çok sayıda kırmızı alarm veriyor” başlıklı yazıda olaya beş açıdan bakıyor, kabaca bir özet burada:

“Bir, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları açısından endişeler ve Erdoğan’ın en güçlü rakibini seçimlerden önce saf dışı bırakmak istediği iddiasını savuşturmak için ikna edici ve güçlü kanıtlar gerekecek.

İki, siyasi ve sosyal istikrarsızlık riski. Gösteriler Gezi benzeri bir harekete dönüşebilir. AKP’liler de karşı gösteriler düzenleyebilir. Karşılıklı protestoların kontrolden çıkması riski var.