Zehra nişanlandırıldığında 7. sınıf öğrencisiydi. 

Suna, 11. sınıfta ev içi bakım yükü, pandeminin uzaktan eğitime erişimini zorlaştırması nedeniyle devamsızlık yapmaya başlamıştı. Okul terki riskiyle karşı karşıyaydı…

Zehra’nın hikâyesi çocuk yaşta evlendirilmesiyle, Suna’nınki de okul terkiyle son bulmadı. Çünkü ikisinin de devamsızlığını takip eden, riskleri fark eden ve müdahale eden öğretmenleri vardı. Bu sayede Zehra şimdi lise, Suna ise üniversite öğrencisi.

Bugün kız çocukları, dünyanın birçok yerinde ve Türkiye’de pek çok sorunla, ayrımcılıkla ve insan hakları ihlaliyle karşı karşıya. Eğitim, bu sorunları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmada en etkili müdahale alanlarından biri. 

Eğitimin önündeki engeller 

Oysa artan yoksulluk, çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler, çocuk işçiliği, ev içi emek ve bakım yükü ve eşitlikçi olmayan toplumsal cinsiyet normları, kız çocukların eğitime erişimlerinin ve devamlarının önündeki en önemli engeller arasında yer alıyor. Bu yıl taşımalı eğitim yönetmeliğinde yapılan değişiklik de özellikle kız çocuklarının eğitime ulaşmama riskini artırıyor. 

Öğrencilerin taşındığı yerleşim yerlerinin taşıma merkezine uzaklığı 50 kilometreden 30 kilometreye düşürüldü ve çocuklar zorunlu olarak yatılı okullara yönlendirildi. Okula ulaşım imkânı olmayan ve yatılı kalmak istemeyen kız öğrenciler okul dışına itiliyor.