31 Mart 2024 Yerel Seçimleri, Türkiye’de siyasette dengelerin değiştiği bir dönüm noktası oldu. CHP en büyük 5 şehrin belediye başkanlığını kazandı, 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi oldu. AKP ise 22 yıllık iktidarında ilk kez seçim yenilgisi alarak ikinci parti oldu. Bahar aylarından beri de siyaset bu tablonun ışığında alıştığımız seyrinde devam ediyordu. Ama 1 Ekim’de yeni yasama döneminin başlangıcında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM’de DEM partililerin elini sıkması, ardından 22 Ekim’de “Öcalan Meclis'e gelsin, DEM Parti grubunda konuşsun" demesiyle siyasetin ana gündemi bir anda değişti. Pek çok soru işareti de peşi sıra geldi. Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sessizliği, akabinde Bahçeli’ye destek vermesi, havada umut varken bir anda kayyım kararlarının gelmesi gibi…
Konuya ilgi duyan herkesin tam olarak ne olduğunu anlamaya çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Biz de, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurulduğu ilk günden bu yana yakından izleyen, Türkiye siyasal tarihindeki yeri üzerine çalışan, analitik yorumlarıyla bilinen siyaset bilimci Prof. Dr. Menderes Çınar ile konuştuk.
31 Mart 2024’teki yerel seçimlerden sonra AKP için şöyle yazmıştınız: “Doğuştan ‘iktidar’ olan AKP, artık nüfusun ancak üçte birden azını yönetebilen, Anadolu taşrasına çekilmiş bir “ikinci parti” görünümünde. Ama AKP’nin esas kaybı, onun bildiğimiz siyaset anlayışının ve o sayede koruduğu iktidarının artık geçerliliğini yitirmeye başlaması.” 31 Mart seçimlerinden sonrasına baktığınızda ne görüyorsunuz?
"Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kuruluşundan bugüne kadar olan sürecini üç aşamalı düşünelim. Birincisi, AKP’nin gerçekten biraz daha bildiğimiz anlamda siyasi parti olduğu ve Erdoğan’ın bu parti içinde liderliğini konsolide ettiği dönem. Bu süreç 2011 seçimleri itibariyle tamamlandı.