Çiftçi Mustafa Kemal Öncel, 11 Şubat 2006’da yaşadığı şehir Mersin'i ziyaret eden dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Çiftçinin hali ne olacak, anamız ağladı” diye seslenmişti.
Aldığı yanıt, “Ananı da al git” olmuştu.
Erdoğan’ın korumaları Öncel’i yaka paça gözaltına almış, o günden sonra da başına gelmeyen kalmamıştı.
Hakkında onlarca dava açıldı. Erdoğan’a hakaretle de suçlandı, “akli dengesi yerinde değil” denilerek hastaneye de yatırıldı.
Türkiye’nin hafızasına kazınan “Ananı da al git” olayının üstünden çok sular aktı, çok şey değişti ama o günden bugüne Erdoğan protesto edilemez oldu, adeta bir protesto edilemezlik zırhına büründü.
50 bin kişi Cumhurbaşkanı’na hakaretten hakim karşısına çıktı
Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenlese de, hakaret içermeyen ancak protesto niteliğindeki eylemler de bu kapsamda değerlendiriliyor. Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre, son yıllarda Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla hakim önüne çıkan insanların sayısı çocuklar da dahil 50 bini geçti.
İşte Erdoğan’ı protesto edilmeye karşı koruyan bu zırh, İsrail ile ticarete yönelik tepkiler nedeniyle 18 yıl sonra delindi.
Peki bu sürece nasıl gelindi?