Siyasetçi sözünü söylerken sadece rakibine değil, seçmen ve parti örgütüne de seslenir. Bu üç kesim, o seslenişi bazen benzer, bazen birbirinden tamamen farklı hatta çelişen şekilde okur. 

Biri üzerinde hiç etki yaratmayan bir söz, eleştiri ya da iddia, diğerinde fırtınalar koparabilir. 

Siyasetçinin mahiri, bir taşla üç kuşu birden vurabilendir. 

Yer, zaman, şartlar da mühim elbette. 

Atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmesi misali. 

Sarf ettiğiniz söze hepsi farklı anlam yüklese de ortaya amacınıza hizmet eden sonuç çıkıyorsa, ne âlâ. 

Yok biri tutulurken, öteki elden kaçıyorsa, uğraş dur. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in dalgalı seyir izleyen erken seçim çıkışlarına bu perspektiften bakarsak, önü ve arkası daha iyi anlaşılabilir.  

Erken seçim istemek ana muhalefetin görevi midir?

Özel erken seçim baklasını ilk kez, 31 Mart yerel seçimlerine 25 gün varken ağzından çıkardı. 

CHP’nin henüz seçimin galibi olacağı belli değildi ama Özel, Halk TV yayınında, Erken seçimin kapısı şu kadar aralansa onu ittirmek benim görevimdir. 31 Mart'taki başarı erken seçimin kapısını aralayabilir” dedi. 

Henüz çiçeği burnunda dört aylık genel başkan olan Özel’in ortada daha bir seçim başarısı bile yokken sözlerini ciddiye almak pek mümkün değildi.

Parti yetkilileri de “Nereden çıktı bu şimdi?” diye soranlara “Planlı bir açıklama değildi, sorulan soruya cevap verirken ağızdan çıktı” dediler.  

Zaten Özel de seçime kadar, içinde erken seçim geçen cümle kurmamaya dikkat etti. 

CHP seçimden galibiyetle çıktıktan bir gün sonra da Sözcü Gazetesi’ne şunları söyledi: 

“Erken seçim olacaksa buna yine halk karar verecek. Ben bir erken seçim çağrısı yapmıyorum. 10 ay önce altı parti yüzde 25 oy aldık. 'Tek başına yüzde 38 benim oyum' dersek bu kibir olur. Türkiye ittifakının oyu içinde AK Partilisi de var, MHP’lisi de var, DEM’lisi de var. Seçimi kazandıktan sonra 'Bu güvensizlik oyudur, erken seçime gir' dersem bana itimat eden AK Partili ve MHP’lilere haksızlık yapmış olurum.

Özel böylece seçim akşamı erken seçime kapıları kapatan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile de uyumlu bir tavır sergiledi. 

Çünkü Erdoğan, partisine 22 yıllık tarihinde ilk kez ikinciliği tattıran seçimin akşamında bu kez balkondan, “Türkiye’nin önünde hazine değerinde dört yıldan fazla bir süre vardır. Bu zamanı hep birlikte çok iyi değerlendirmemiz önemlidir. Milletin ve ülkenin vaktini çalacak tartışmalarla bu dönemi heba edemeyiz” demişti.

Esasen Özel’in sözleri anlamlıydı.