Son günlerde bir kez daha kadın cinayetleriyle sarsılan Türkiye yepyeni bir tartışma ile karşı karşıya. Tecavüz davası süren Atakan Karazor milli takım kadrosunda. Bu formayı giymek için masumiyet karinesi yeterli mi? Yoksa bu dönemde başarı için her yol mübah mı?
Türk basketbolunun yükselme devriyle özdeşleşen Abdi İpekçi Spor Salonu, 28 yıl sonra camiaya veda etti. Yenilenen kompleksin adı artık Basketbol Gelişim Merkezi. Türk basketbolu ise geriye gidiyor. Peki neden? “Abdi İpekçi ruhu” yeniden yakalanır mı? Parlak günler gelir mi?
Bazı takım ya da oyuncuları betimlemek için şöyle bir cümle kullanılır: “Winner karakterini sahaya yansıtıyorlar”. Biz ona “kazanan” diyelim. Peki bu “kazanan karakter” neyin nesi? Doğuştan gelen bir olgu mu yoksa sonradan öğrenilebilir mi?
Türkiye'nin beşinci şampiyonu Bursaspor, bir zamanların Türkiye Kupası galibi Akhisarspor, Es-Es fenomeni yaratan Eskişehirspor artık ortalarda yok. Bakırköy, Vefa gibi İstanbul takımlarını kaybedeli ise çok oldu. Köklü Anadolu ve İstanbul takımlarının yokluğunda ülke futbol kültürü nereye gidiyor?
Hafta sonu Türkiye'nin en büyük ve en pahalı derbisi var. Hayat yine 90 dakikalığına duracak. Paha biçilemez bir heyecan bu. Veya biçilebilir mi? Ne de olsa iki takımın kadro değerleri toplamı artık yarım milyar euroyu geçiyor. Fakat para mutluluk getirecek mi?
İlk kez Seul 1988'de Yaz Olimpiyatları'nın ardından aynı şehirde düzenlenen Paralimpik Oyunları, 28 Ağustos'tan beri Paris'te sürüyor. Türkiye, şimdiye dek 3 altın, 10 gümüş ve 7 bronz madalya olmak üzere 20 madalya kazandı ve kendi rekorunu kırdı.
