Bir düşünelim. Türk futbolunun en büyük sorunu ne? Bir çırpıda akla gelenler hep aynı. Altyapılar, yetersiz antrenmanlar, finansal sıkıntılar, hakemler, stadyum zeminleri, boş tribünler, polemikler... Geçmişte de pek farklı şeyler konuşulmazdı. Ancak son 1,5 senede işler iyice çığırından çıktı.
San Francisco’nun ev sahipliğinde gerçekleşecek olan NBA All-Star’da, basketbolun yıldızlarının arasında, 2007’den bu yana ilk kez bir temsilcimizi izleyeceğiz. Alperen Şengün’ü keyifle takip edip gururlanırken, belki de bazı efsanelerin All-Star sahnesindeki son anlarına şahitlik edeceğiz.
Deprem İskenderunspor’u feci vurdu. Tıpkı bölgenin diğer takımları gibi. Ama onlar mücadeleye devam etti. Kıyısına kadar da getirdiler. Fakat olmadı. Bu saygı duyulacak öykünün gizli öznesi ise Türkiye futbol kültürü. Bir yanda küller içinden çıkan bir kahramanlık, diğer yanda bildiğiniz memleket…
Tanju Çolak bundan tam 36 yıl önce Avrupa'nın en skorer oyuncusu oldu. 1960'larda başlayan yerli santrfor zincirinin zirvesiydi. 2000'lerin ortalarına kadar halkalar eklenmeye devam etti. Fakat bir süredir gözler yabancı yıldızlarda. Şimdi ise o eski golcülerden eser yok.
Sporcular sadece sahalarda yaptıklarıyla mı birer yıldıza dönüşür? Yoksa sustuklarında yıldız, konuştuklarında ise efsane mi olurlar? Kortlarda, pistlerde ve sahalarda daha önce hangi sesler yükseldi, nelere ilham verdiler ve nasıl etkiler bıraktılar? Geçmişten günümüze örnekleriyle inceleyelim.
Süper Lig'de soluk soluğa maratonun ilk devresi tamamlandı. Geride kalanlara dönüp bakmak için şimdi bir nefes molası vakti. İlk yarıdan aklımızda kalanların bazılarına dibimiz düşerken, bazılarını ise pek sevemedik.
