Ezhel’in müziğini sevin ya da sevmeyin, son yıllarda Türkiye’deki en başarılı müzisyenlerden biri olduğu sugötürmez bir gerçek. Hiç yoktan bu sebeple yaptığı işleri dinlemek, en azından bir kere şans vermek gerektiğini düşünüyorum.
Bununla birlikte, kendisiyle hiç tanışmamış olsam da verdiği röportajlardan ya da sosyal medyadaki paylaşımlarından çok tatlı ve içten bir insan olduğunu hissettim hep. “Şöhret insanı bozar” derler ya hani… Ezhel bunun ezbere bir söylem olduğunun örneklerinden biri benim için.
“Derdo”daki şarkıları dinlerken de bunu açıkça hissedebiliyorsunuz aslında. On iki şarkıya sığdıramadığı dertleri var ve bunları içtenlikle, kırıp dökmeden anlatmaya çalışıyor Ezhel. Kariyerinin zirvesinde, kendisini bu seviyelere taşıyabilmiş genç bir sanatçı artık o.
İşte böyle birine “Yordu bu dünyanın boş kovalamacası” gibi sözler yazdıran şey ne olabilirdi ki? Çok merak ediyordum bunu.
Kendimce cevaplar vermek yerine, ona sordum bu soruları. Onun “derdosunu” anlamaya çalıştım.
Aktarabildiysem ne mutlu…
Yeni albümün “Derdo” için tebrik ederim öncelikle. Çok uzun süredir beklenen bir albümdü bu. Üretim sürecini anlatabilir misin biraz? Nasıl bir maceraydı “Derdo”yu yapmak?
"Teşekkür ederim. Öncelikle çok mutluyum elbette. Epey keyifli bir süreçti albüm üzerine çalışmak. Aslında benim için çok “safe” bir albüm oldu bu. Berlin’de yaşadığım deneyimleri anlattığım için, çok kişisel bir yanı da var “Derdo”nun. O yüzden Türkiye’deki herkes direkt kendinden bir parça bulamayabilir ya da bağ kuramayabilir bu albümle."