Tarih, 13 Temmuz 2024; yer, Han Yunus’un batısında İsrail’in sözde “güvenli bölge” ilan ettiği el-Mevasi.
80 binden fazla Gazzelinin çadırlarıyla dolu alana İsrail’in yaptığı saldırı öylesine dehşet vericiydi ki çığlık ve tekbir sesleri altında göğe yükselen kara kesif duman, 2020’de Beyrut Limanı’ndaki 2750 ton amonyum nitrat dolu deponun patlama anını hatırlattı.
Biden yönetiminin uzun süre direnip sonunda İsrail’e yolladığı 900 kiloluk bombaların ve füzelerin hedefi, güya Hamas’ın askeri kanadı İzzettin Kassam Tugayları komutanı Muhammed Deyf’ti. (Tabii ya, İsrail’in defalarca suikast girişiminden kurtulmuş, 2014’te eşini ve çocuğunu İsrail saldırısında yitirmiş Deyf, öyle saf ve akılsızdı ki -yerin üstünde ajanlar cirit atarken ve kendisini ararken- tünellerden çıkıp Hamaslı komutanlarla toplantı yapacak, direniş planları hazırlayacaktı!)
Dokuz aydır kesintisiz, yıllardır da belli aralıklarla İsrail bombalarını ve füzelerini tatmaya alışmış Gazzeli tanıklar, “Ömrümüzde böyle bir katliam görmedik; manzarayı tasvir mümkün değil” diyorlardı. “Yer deprem gibi sarsılmış, toz dumandan gökyüzü kararmıştı.”
Saldırı mekânında 18 metre çapında koca bir krater açılırken kumlar birçok çadırı içindekilerle birlikte yuttu. Gazzeliler o kraterin dört bir yanını elleriyle veya kazma küreklerle kazarak yakınlarını bulmaya çalıştı. Kumların yuttukları şanslı sayılırdı; bir kısmı sağ çıktı, ölenler de tek veya birkaç parçaydı. Diğerlerinin ise bedenleri patlamanın etkisiyle paramparça etrafa savrulup sağ kalanların üzerine yağdı, kimisi yandı. Krater ve çevresinde hiçbir şey kalmadı…