Salon organizasyonları bir açık hava sporu olan okçuluğun kış hazırlığı sayılabilir. Bu müsabakalar, başkanlığını yirmi yıldır Prof. Dr. Uğur Erdener’in yürüttüğü Dünya Okçuluk Birliği (World Archery) tarafından yakın zamanda kıta konfederasyonlarına havale edildi. Zira 2018 yılından bu yana salonda dünya şampiyonu belirlenmiyor. 1988’den beri düzenlenen Avrupa Salon Şampiyonası'nın 21. edisyonu ise bu yıl Samsun’da olacak.

Olimpik okçulukta (İngilizcede recurve olarak geçen klasik yay) sporcular hedefe 70 metreden atış yaparken, salonda bu mesafe 18 metreye iniyor. Dolayısıyla ekipmanlarda kullanılan ayarlar ve hedeflerin çapı da ona göre değişiyor. Bu sebeple bazen salon okçuluğu, aslında sezonu uzatmak için sonradan okçuluğa uyarlanan bir 'yan' dal olarak görülebiliyor. Zaten dünya üzerinde bu aktiviteye, asıl hedef olan normal sezonun ısınma seansı gözüyle bakanlar çoğunlukta. Ne olursa olsun, açık sahanın yerini tutmasa bile salon okçuluğunun da kendine has bir çekiciliği var.

Yıllar yılı Huriye ve Elif Ekşi, Damla ve Deniz Günay kardeşler, Vedat Erbay gibi birçok ismi milli takıma kazandıran Samsun, Türkiye’de okçuluğun kışlık başkenti konumunda. Sebebi, şehrin Türkiye’nin uluslararası standartlardaki tek okçuluk salonuna sahip olması. Birkaç yıl önce açık havada Dünya Kupası finali de gören 19 Mayıs kentinde okçuluk salonunun hizmete girmesiyle beraber, Türkiye “kapalı” sezonu olduğu gibi burada geçiyor. İlkbaharda ise sporcular yazlık başkent Antalya’ya taşınıyor. Türk okçuları her yıl kuzey-güney arasında mekik dokuyorlar. 

Yukarı trend sürüyor

1961 yılında federe olmasına rağmen, esasen 1980’lerin başından itibaren güçlü bir ivme yakalayan Türk okçuluğu, geride kalan süreçte üzerine ekleye ekleye inşa ettiği kültürüyle tanınıyor. Dünya şampiyonaları ve Olimpiyat arenasındaki sürekliliğiyle Türkiye, otuz yıl önce de okçuluk evrenindeki önemli ekoller arasında gösteriliyordu. Buna karşın Olimpiyatlarda sürekli kıyısından dönülen ve bir türlü gelmeyen madalya, okçuluğun en büyük karın ağrısına dönüşmüştü.

Ne var ki maske taktığımız günlerde, bir yıl ertelemeli gerçekleşen Tokyo 2020’de, Mete Gazoz’un finalde İtalyan Mauro Nespoli’yi yenip branşın hâkimi Korelilerin arasında tek “yabancı şampiyon” olarak sivrildiği Olimpiyat sonrasında işler tamamen değişti. Mete, dünya okçuluk sahnesinin fenomenine dönüşürken bu branşta Türkiye’nin zaten var olan sağlam yeri tescillendi. 

Ancak kilometre taşı olan bu şampiyonluk sevinci Tokyo’yla sınırlı kalmadı. Mete Gazoz 2023 yılında Berlin’de dünya şampiyonu olurken, aynı organizasyonda iki genç arkadaşı Berkim Tümer ve Abdullah Yıldırmış’la beraber takım dünya ikinciliğini aldı. Aynı üçlü Paris 2024’te de takım kürsüsüne çıkarak Türk okçuluğundaki birikimin tesadüfi olmadığını kesinkes ispatladı. 

Türkiye en fazla madalya kazanan beş ülkeden biri

Samsun’daki organizasyon bir Avrupa Şampiyonası. Yıllardır bu organizasyona iddialı kadrolarla katılan Türkiye, başarı geleneğine sahip olduğu bir yarışmada mücadele edecek. Milliler bugüne kadar açık ve salon Avrupa şampiyonalarında büyükler kategorilerinde 19 altın, 11 gümüş, 18 bronz olmak üzere tam 48 kez kürsüde yer aldı. Geride kalan Avrupa şampiyonalarına bakıldığında Ay-Yıldızlı ekip, en fazla madalya kazanan beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. Bu madalyaların yanına gençlerde alınan yedisi altın toplam 28 madalya eklendiğinde ortaya çıkan büyük koleksiyon, aslında Milli Takım’ın bugünkü özgüveninin arka planını oluşturuyor. 

12 ay önce Varazdin’de düzenlenen 2024 Avrupa Salon Şampiyonası’nda Ay-Yıldızlıların dört madalyasının tamamı 21 yaş altı kategorilerinde gelmiş, bunun yanı sıra genç kadınlar makaralı yay finalinde iki Türk sporcu karşılaşmıştı. Aradan bir yıl geçti ve o madalyalı gençlerin bir bölümü burada büyükler sınıfında rekabete dahil oldu. Bu geçişkenliği son yıllarda çok iyi oturtan Türkiye, elit takımını besleme konusunda hiç sorun yaşamıyor.

Takıma girmek bir dert

Böyle bir sisteme sahip olunca, okçular için Türkiye’de milli takıma girmek büyük bir dert halini aldı. Çifte Olimpiyat madalyalı Mete Gazoz dahil olmak üzere tüm sporcular seçme turnuvalarına girmek zorunda. Mesela Samsun’daki şampiyona öncesinde üç kademeli bir seçme turnuvası yapıldı ve 100’den fazla okçunun mücadelesinin ardından 36 kişilik geniş takım belirlendi. 

Milli takıma girmenin bu derece zorlaşmasının bir numaralı sebebi, rekabetin ve seviyenin artmış olması. Okçuluğun genel başarısının sırrı burada yatıyor. Dünya okçuluğunda iki kez yılın teknik adamı seçilen Göktuğ Ergin ve 12 kişilik ekibinin on yıllık çalışmasıyla, bir elin parmaklarını geçmeyen elit sporcu sayısı 30’un üzerine çıktı ve sonuçlar da kendiliğinden geldi. Paris’te takım müsabakasında Mete’yle birlikte yarışan ve artık Olimpiyat bronz madalyalı bir sporcu olan Abdullah Yıldırmış’ın seçme turnuvası finalinde Gazoz’u yenmesi gençlerin seviyesini gösteren sadece bir örnek. 

2016’da Yasemin Ecem Anagöz ve Mete Gazoz ikilisinin başarılarıyla harekete geçen dip dalga günümüzde Türkiye Okçuluk Federasyonu’nun istiap haddini bile zorlamaya başladı. Anadolu’nun her yerinde – özellikle sahil şeridi Batı illeri ve Ankara’da – talebin artmasıyla son sekiz yılda lisanslı sporcu 67 bine, aktif sporcu sayısı ise 9123’e çıktı. Bu rakamlar 2016’dan önce 1500’ü aktif 12 bin sporcu seviyesindeydi. 

Buna paralel olarak kulüp sayısının da 240’a ulaştığı okçulukta tesis azlığı, şimdilik en önemli sorun gibi görünüyor. Yoğun talebe karşılık yeni tesisler açılsa da hâlâ atış sahasına ihtiyaç duyan kulüpler var. Tesis demişken, Türkiye'nin en kalabalık ikinci şehri olan Ankara’da dahi bugüne kadar okçuluğa ait bir salon bulunmuyordu. 9 Şubat'ta Başkent'e yeni bir tesis açıldı ve Yeşilçam filmlerinde “düşmana çatılardan ok fırlatan” unutulmaz aktör Cüneyt Arkın’ın adı verildi. Keçiören’deki yeni salon antrenman için yer bulmakta zorlanan okçular için çok büyük bir kazanç olacak.

Avrupa Salon'a kimler geldi?

Okçuluğun ülkede yükselen grafiğine göz gezdirdikten sonra tekrar Samsun İlkadım Okçuluk Salonu’ndaki şampiyonaya dönelim. 24 ülke arasında Türkiye’nin yanı sıra İtalya, İzlanda, Rusya (Bağımsız Atletler adıyla yarışacaklar), Hırvatistan, Romanya ve Fransa kalabalık kadrolarla yer alıyorlar. Büyük Britanya, Almanya, İsveç şampiyonayı pas geçerken Hollanda, Belçika, İsviçre gibi ülkeler ise organizasyona bir ya da iki okçu göndermeyi tercih etti.

Türkiye kadrosunda son Avrupa ve dünya şampiyonu Mete Gazoz, olimpik yay büyük erkeklerde Abdullah Yıldırmış ve Berkim Tümer’le birlikte yer alıyor. Geçen yıl Olimpiyat Oyunları ve Avrupa Şampiyonası’nda takımda beraber kürsüye çıkan üçlü, Samsun’da da hedefi şampiyonluk olarak koydu. 

Büyük kadınlarda ise Zeynep Köse, Fatma Maraşlı ve Gizem Özkan hedef karşısına geçecek. Mete ile Paris'te karışık çiftler müsabakasına çıkan Elif Berra Gökkır ise gençler kategorisinde şampiyonluğa oynayacak. Henüz 18 yaşında olan “sakin güç” Elif, Olimpiyat Oyunları’nda bireyselde de olağanüstü bir iş çıkarak çeyrek finale kadar yükselmişti.

Türkiye’nin madalyaya yakın durduğu makaralı yay kadın takımında ise Hazal Burun var. Geçen yıl salonda gençler Avrupa şampiyonu olduktan sonra açıkta büyükler madalyası alan Burun, bununla yetinmemiş ve boynuna bir de takım altını takmıştı. Bu yüzden Samsun’da gözler Yeşim Bostan’dan sonra makaralının büyük ismi olmaya hazırlanan Hazal’ın üzerinde olacak. 

Ev sahibi Türkiye Samsun’da neredeyse tam kadro yer alırken, misafir takımlar içinde önemli isimler göze çarpıyor. Bunların başında Fransa takımında bulunan Olimpiyat madalyalı iki okçu; Lisa Barbelin ve Thomas Chirault geliyor. Eski bir Avrupa şampiyonu olan 24 yaşındaki Barbelin, geçen yaz Paris’te kadınlar takımda olimpiyat bronz madalyası elde etmişti. Chirault ise Olimpiyat takım yarı finalinde Türkiye’ye karşı shoot-off’ta (setlerde beraberlik sonrası yapılan tek atışla oku merkeze en çok yaklaştıranın kazandığı bir sistem) milimlik ok ile kıl payı kazanıp gümüşe giden Fransız takımında 9.45’lik atış ortalamasıyla Milli Takım’ın canını yakan isimdi. 1997 doğumlu Chirault, üç yıl önce takım şampiyonu olduğu organizasyonda bu kez bireysel zafer için atış çizgisinde olacak.

Olimpik yaya kıyasla makaralı yay disiplininde daha kariyerli isimler var. Kadınların son şampiyonu 23 yaşındaki Elisa Roner, eski dünya 2 numarası Marcela Tonioli’yle birlikte yarışacak. Roner, altı yıl önce yine Samsun’da yapılan Avrupa Salon’da gençlerde çifte altın kazanma başarısı göstermişti. İlkadım Salonu’na dönüş yapacak formda okçu Roner, bu defa 38’lik tecrübe Tonioli’yle farklı kuşakları bir potada eriten İtalya takımının başarısı için güçlerini birleştirecek. Ancak İtalyanlar, bu dalda takım şampiyonluk istiyorsa, başlıca rakipleri olan Millilerimizin iddialı ekibini geçmek zorunda.

Tonioli gibi 40 yaşına merdiven dayayan bir başka eski dünya şampiyonu makaralı yay okçusu da Martin Damsbo. Danimarkalı okçu, antrenörlüğünü yaptığı arkadaşlarıyla birlikte keyif için yarışmalara girmeye devam ediyor. Damsbo’nun yarışma deneyimi, burada onu madalyaya götürebilir. Ayrıca önceki yaz Antalya’da Dünya Kupası kazanarak adını duyuran Slovak Jozef Bosansky de Samsun listesinin önemli okçuları arasında sayılabilir. 

Klasik yay ve makaralı yaydan başka salon programına birkaç yıl önce giren ve “yalın yay” (barebow) adıyla anılan bir yarışma kategorisi daha bulunuyor. Klasik parmaklık, ağırlıklar ve clicker gibi aksesuarlardan arındırılmış sade bir yayla atış yapılan yalın yay kategorisi İskandinav ülkelerinde oldukça popüler bir dal. Yalın yay, diğer ülkelerde de daha fazla ilgi çekmeye devam ediyor. Samsun’daki organizasyonda yalın yayda diğer dallarda olduğu gibi sekiz altın madalya sahibini bulacak.

🏹
Fayn, güç sahiplerini denetlemek, bakış açılarımızı genişletmek, yankı odalarının duvarlarını yıkmak ve 21. yüzyılın enformasyon karmaşasına direnebilmek için var. Bağımsız ve nitelikli gazeteciliğe alan açma çabasına mütevazı bir tuğla da siz koyun, Fayn'ın ücretli aboneleri arasına katılın. Abonelik seçeneklerini inceleyin.
Bağlantı kopyalandı!

Yazan:

Şevket Furkan Erbay

Şevket Furkan Erbay

1981 doğumlu. 1998'den bu yana gazetecilik, 2002'den bu yana Eurosport'ta yayın anlatımı yapıyor. Uzmanlığı atletizm başta olmak üzere Olimpik sporlar.