
Gitmesek de görmesek de orada, uzakta bir yerde var olduğunu bildiğimiz yerleşim birimi…
Çocukken kulaklarımıza işlenmiş o şarkının etkisiyle midir bilinmez, köy dendiğinde pek çoğumuzun aklına ilk gelen çağrışım bu oluyor.
Gidip görmememiz, köylerin varlığını yadsımıyor elbette. Kırdan kente artan göçle ve belki de büyük kentlerde dar hayatlar yaşamamızın etkisiyle, köylerin artık “orada” olduğundan bile emin değiliz.
Halbuki köyler, gözden ırakta olsa da hâlen ayakta duran yerleşim yerleri. Türkiye nüfusunun yüzde 17’si kırsalda yaşıyor. Bu bölgelerde yaşayan çocuk sayısı ise 2,8 milyon.
Kırsalda yaşamını sürdüren, hiç de azımsanmayacak sayıdaki bu çocuklar için en hayati unsurların başında köy okulları geliyor. Zira bir köyde okulun var olması, orada hâlâ hayatın, umudun ve değişme potansiyelinin olması demek. Köy Okulları Değişim Ağı’na göre kriz zamanlarında köy okulları önemli bir direnç unsuru. Öyle ki, 6 Şubat depremlerinden sonra hızla ayağa kalkmayı başarabilmiş köylerin en ayırt edici özelliği, bir köy okuluna sahip olmaları.
Hatay’ın Kozkalesi İlkokulu da buna örnek okullardan bir tanesi.
Fayn, Amazon Türkiye’nin daveti ile ‘‘Yeni Bir Yıl, Yeni Bir Hayal’’ kampanyası kapsamında, Malatya Yeşilyurt ve Hatay Altınözü İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin yönlendirmesi ve izniyle belirlenen, öğrencilerinin bir yıllık eğitim malzemesi ihtiyaçları karşılanan okullardan biri olan Kozkalesi İlkokulunu ziyaret etti.

Ardından da Amazon Türkiye ve Hayalime Ortak Ol Topluluğu’nun Ekim 2023’te temellerini attığı ve kısa sürede binlerce çocuğun hayatına dokunan Gülümseten Hayaller Topluluk Evi’ne konuk oldu.
Çocukların neşesinin, 6 Şubat depremlerinden sonra yaralarını sarmaya çalışan Hatay’da karşılaşılan zorlukları nasıl daha aşılabilir kıldığına tanıklık etti.

Köy okulları iyileştirici bir güç
Antakya merkezi saran toz bulutu ve inşaat vinçlerinden yalnızca yarım saat uzaklıktaki Kozkalesi’ndeyiz.
Köy okullarının hayatı yeniden inşada ne kadar önemli olduğunu yerinde görmek için sekiz dersliği bulunan ve 145 öğrencinin eğitim gördüğü Kozkalesi İlkokuluna varıyoruz.
Okula giriş yapmamızla birlikte öğrencilerin heyecanı gözlerinden okunuyor. Çok geçmeden bu parıltıya sevinç çığlıkları da ekleniyor. Gönüllüler tarafından sınıflara dağıtılan okul malzemeleri, bu coşkunun temel sebebi.
Bir erkek öğrencinin heyecanla “Hocam bu kadar çok şeyi kim getirdi?” diye sorması da kulağımıza çalınanlar arasında.
O öğrencinin sorusunun cevabı “Yeni Bir Yıl, Yeni Bir Hayal” projesi.
Amazon Türkiye ve Hayalime Ortak Ol Topluluğu’nun işbirliğinde, ilgili İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin koordinasyonunda gerçekleştirilen bu proje ile Hatay ve Malatya’daki on köy okulundan 425 öğrencinin eğitimine destek olunuyor.
Kozkalesi İlkokulu, bunlardan yalnızca bir tanesi. Depremden sonra da göç alan, 983 nüfuslu köyde 145 öğrencinin eğitim ihtiyaçları, proje kapsamında karşılanıyor.
OECD ülkelerine kıyasla kent ve kır arasındaki eğitim eşitsizliği, Türkiye’de çok daha derin. Hal böyle olunca köy okullarına giden her bir desteğin kıymeti bir o kadar fazla.
Hele ki depremi yaşamış ve hayatı sıfırdan kurmaya çalışan bölgelerde, köy okullarına yapılan yardımlar, üst üste konmaya çalışılan tuğlaları birleştirici bir güçte oluyor.
Peki ya sürdürülebilir destek ve kalkınma?
Evler tekrardan yapılır, okullar yeniden açılır. Kaybedilen canlar geri gelmese de, zamanla yaralar sarılır. Peki ya gerisi?

Amazon Türkiye Ülke Müdürü Richard Marriott diyor ki “Amazon olarak depremlerin yaşandığı ilk günden itibaren hem küresel hem de yerel imkânlarımızı bölgeyi iyileştirme çalışmaları için seferber ettik. Ancak anlık desteklerden çok, sürdürülebilir desteklerin bölgenin yeniden kalkınmasında önemli bir fark yaratacağının da farkındayız. Bu nedenle Hayalime Ortak Ol Topluluğu işbirliği ile gerek Gülümseten Hayaller Topluluk Evi gerekse farklı projelerle bölgeye olan desteklerimizi sürdürüyoruz.”
Marriott’ın belirttiği gibi, depremin ardından bölgeye akan acil yardımlar, yerini yavaş yavaş kalıcı çözüm ihtiyacına bıraktı. Yerel halk ve bölgedeki gönüllüler, uzun vadeli kalkınma için canla başla mücadele ediyor. Ancak kısıtlı imkanlar, dışarıdan gelen desteklerin önemini artırıyor.
Amazon Türkiye ve Hayalime Ortak Ol Topluluğu’nun işbirliği ile Serinyol El Ele Dayanışma Derneği Yerleşkesi’nde açılan Gülümseten Hayaller Topluluk Evi de, işte bu sürdürülebilir desteklere bir örnek.
Çamur içinde bir arazinin ortasında, tek başına bir ahşap konteyner. 2023’ün Ekim ayında temelleri atılan topluluk evi, başta sadece bu resimden ibaretti.
Arazideki çamur yerini kısa sürede yeşilliğe bıraktı. Ahşap konteynerlerin sayısı 15’e ulaştı. Ev, bir senede bin 500 kişiye ulaşmayı hedeflerken bu sayı 2 bin 500’ü aştı.
Hiçliğin ortasından yeşeren bu ev artık, sanat ve kodlama atölyelerinin düzenlendiği, çocuklar ve ebeveynlerinin bütün gün zaman geçirebilecekleri bir merkez…
Bunda da verdikleri emek ve sağladıkları koordinasyonla saha gönüllülerinin katkısı çok büyük.
“Biz gidersek hiçbir şey gelmeyecek” bilinciyle hareket eden gönüllüler, faaliyetlerin kalıcılığını da sağlıyor. Onlara göre, Amazon gibi uluslararası bir markanın bu yerleşkede olması da gelen diğer dernek ve şirketlere güven sağlıyor.
Bu sayede merkezden faydalanan çocuklar, depremden önce sahip olmadıkları imkanlara da Topluluk Evi’nde erişebiliyor. “Bazı çocuklar ilk defa burada büyük ekranda film izlediler” diye aktarıyor gönüllüler.
Aldıkları psikososyal destek ise, çoğuna bir umut ışığı oluyor…

Topluluk Evi’nin kahramanları
Topluluk Evi, tamamen gönüllüler sayesinde ayakta. Proje Koordinatörü Nilay Tıraş, hem çocuklar hem ebeveynler için merkezin vazgeçilmezi.
Çocukların bütün gün peşinde “Nilay öğretmen” diye gezindiği Tıraş, doğma büyüme Hataylı. Hâlâ konteyner kentlerde yaşayan 650 bin kişiden biri.
Nilay, depremden önce Antakya merkezde esnaflık yapıyordu. Depremde hem butiğini hem de evini kaybetti.
Sivil toplum kuruluşlarında 15 senelik deneyimi olan gönüllü öğretmene, Hatay’dan gitmeyi düşünüp düşünmediği sorulduğunda ise “Hep buradayım, burada kalacağım.” diyor.
Açıldığından beri merkezin çok geliştiğini anlatıyor, aynı zamanda türünün de tek örneği olduğunun altını çiziyor.
Nilay’ın projeksiyonuna göre Hatay’ın yeniden ayaklanması için en az 10 seneye ihtiyaç var.
O, şu an dört bin çocuğun faydalandığı merkezde herkesin tanıdığı ve güvendiği bir isim. Azimle çalışıp çocukların hayatına dokunmaya devam ediyor.
"Güneş her gün yeniden doğuyor"
Serinyol Mahallesi, depremden en az etkilenen, bu sebeple de çok göç alan bölgelerden. Servet Alkan, deprem öncesinde Antakya’da yaşıyordu, şu an ise Serinyol sakini.
Oğlu, açıldığından beri merkezden faydalanıyor. Sabahları atölyelere katılıyor, akşam ise okula gidiyor.
“Resim yapmayı hep seviyordu, buradaki atölyeler de o yönünü besliyor. Kodlama atölyesine de katılıyor, kütüphaneden de hep kitap alıyor.” diyor Alkan.
Bir diğer veli olan Sinem Gökay’ın 14, 12 ve 10 yaşlarındaki üç kızı da bu merkezden faydalananlar arasında. Gökay, çocuklarını getirdiği merkezde aynı zamanda gönüllülük de yapıyor.

Liselere Geçiş Sınavı’na hazırlanan en büyük kızı, psikoloji okumak istiyor. Bu kararını ise depremden sonra verdi. İleride depremzedelere psikolojik destek sağlamak istiyor.
Emek Nadas ise bu merkezin kuruluşuna yardımcı olan gönüllülerden. Şu an 10 ve 14 yaşlarındaki iki kızı bu merkezden yararlanıyor.
Nadas, Topluluk Evi’nin sağladığı eğitim imkanlarının önemli olduğunun altını çiziyor. Depremden sonra eğitim sisteminin aksadığı bir gerçek. Öğrenci sayıları ikiye, hatta üçe katlanan okullar mevcut. Deprem travmasından sonra çocukların duygusal ve sosyal desteğe de ihtiyacı var.
“Eğitim imkanları son 1 senede yukarı bir ivme yakalasa da daha iyi olmalı. Bizim çocuklarımız 10-0 geride. Bu merkez ise çocukların travmalarından uzaklaştığı bir yer. Küçük kızım duygusal olarak içine kapanıktı, burada açıldı.”
Şu an Serinyol’da müstakil bir evde oturan Nadas, bir daha apartmanda yaşayamayacağını söylüyor.

Sadece çocuklar için değil, kadınlar için de bir umut
Topluluk Evi’nden faydalanan bir başka grup ise kadınlar.
Zeliha Öztürk, kadınlar için gönüllü olarak ahşap atölyeleri düzenliyor. Halk Eğitim’e bağlı çalıştığı için kursu tamamlayan kadınlar sertifika sahibi olabiliyor.
Bu dersler, katılımcılar için bir çeşit sanat terapisi. Depremden sonra yaşadıkları tedirginlik bu atölyeler vesilesiyle bir nebze azalıyor. Sanatla uğraşmak, kronik stres ve hatta panik atak durumlarını engelliyor.
Serinyol Elele Dayanışma Derneği ve Hayalime Ortak Ol Topluluğu tarafından desteklenen bu kursa 20 kadın, haftanın beş günü sürekli katılım sağlıyor.

İlerleyen dönemlerde kadınların ürettiği ahşap objelerin ve örgü çantaların satışa sunulması da planlanıyor.

Çocuklara umut olmak
Depremin açtığı yaraları iyileştirmenin yolu, bahsi geçen köy okullarından, sosyal girişimlerden ve en önemlisi gelecek nesilleri donanımlı bireyler yapmaktan geçiyor.
Antakya ziyaretimizde çocukların hayallerine tanık olduk. Yaşadıkları felaketi birkaç saatliğine de olsa unutabildikleri, hayatın gerçeklerinden uzakta kalıp yeniden çocuk olabildikleri yerlerde umudun ne kadar yeşillendiğini gözlerimizle gördük.
Gönüllüler, sürdürülebilir destekler, merkezler… Her biri bu mücadelede, çocukların daha adil şartlara sahip olabilmeleri için elinden geleni yapıyor.
Kurulan dayanışma ağları, kimilerinin ileride ya da geride değil, herkesin el ele yürüdüğü umutlu yarınlar için zemin hazırlıyor.