Eskiden çevreciler vardı. 

Ozon tabakasını delenlerle, nükleer santrallerle, kirlettikleri nehirlerde pelikanların zifte bulandığı endüstriyle, ormansızlaştırmayla mücadele edenlere böyle derdik. 

Sanayileşmenin asıl gümrüğü sonradan geldi. Aslında biliniyordu bilinmesine, ama maliyetinin çevre tahribatından çok daha fazlası olabileceği, yeni yeni dank ediyor. 

Karşımızdaki bir kriz, iklim krizi. Sanayileşme, gezegene mevcut yaşamı derinden etkileyecek bir sıcaklık artışına mal oldu. Dahası da yolda. 

Avrupa’da hava sanayi öncesi döneme göre 2,3 derece daha sıcak. Dünya genelinde sıcaklık artışı endüstri öncesi döneme göre 1,2’yi geçti bile. Birleşmiş Milletler’in işaret ettiği tolere edilebilir en yüksek rakam ise, 1,5 derecelik artış.  

Yani gezegenin fena halde ateşi var; havaleye bir adım uzaktayız. Ve bu ateş, herkesi eşit etkilemiyor. 

En zayıf halka, en alttakiler, en yoksullar. Gezegenin ısınmasında dahli, en az olanlar… 

Olağanüstü hava sıcaklıkları enflasyon artışında başrolde

Artan sıcaklıklar, en önce gıda fiyatlarını etkiliyor. Önümüzdeki dönem, diğer tüm faktörler bir kenara konsa da, iklim başlı başına bir yüksek gıda enflasyonu yaratabilir.