“Sana Ne Oldu?” söyleşilerinin üçüncü etabında merak ettiğim şey, insan her şeyi bir kenara koyup yeni bir olasılığın peşinden giderse ne olur? Böyle dev bir karar nasıl alınır, mevcut hikayenden vazgeçmek insana ne hissettirir, başka bir yaşamın içinde başka bir emek biçimi kurgulamak mümkün müdür?
En baştan başlayınca sana ne oldu? Merak ettiğim bu.
Çünkü bazen hayatın içinde “Burası çıkmaz sokakmış, artık başka bir ihtimal gerekiyor” dediğimiz anlar var. O duygunun içinde debelenmek tercih sebebi. Bu da bir varoluş biçimi. Kimisi zorluğa alışıyor galiba, mevcut yolundan ayrılamıyor. Ama bazısı doğuştan gezgin, gitmeyi seviyor, gitmekten korkmuyor, denemekten korkmuyor, deniyor, deniyor, bir daha deniyor.
Bu sefer sorularımı İlker Yiğen’e sordum. İlker çok küçük yaşlardan beri kamera arkasından tiyatroculuğa varasıya sektörün neredeyse her köşesinde emek vermiş biri. Çocuk denecek yaşta kamera asistanlığıyla çalışmaya başlamış, kendi projelerini çektiği bir noktaya kadar geliştirmiş kendini. Tiyatro aşkının kökleri de yine çok küçük yaşlara dayanıyor; bir kurs vesilesiyle adım attığı sahneden hiç inmemiş, buralardan gidesiye her sezon muhakkak bir oyunda yer almış.