İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu bunların başına gelebileceğini, yani gözaltına alınabileceğini, tutuklanabileceğini,  daha önce anlamıştı. 

Muhtemelen de 30 Ekim 2024 günü. 

O gün, CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer terör suçlamasıyla gözaltına alındı. Kısa sürede de tutuklandı. Böylece İmamoğlu, CHP’nin “İstanbul ittifakı”, DEM’in ise “kent uzlaşısı” olarak adlandırdığı işbirliğini iktidar partisi AKP’nin bir kaldıraç olarak kullanacağından emin oldu

Birkaç ay sonra CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat tutuklandı. Bu kez gerekçe yolsuzluktu. Sonra Beykoz ile devam etti.

Daha en başında İmamoğlu’nun çevresi, 2019’da İstanbul’u iktidar partisi AKP’nin elinden almalarından bu yana hedefte olduklarını bildiklerinden, ortaya iki öneri attılar: Bir sonraki seçimlerde CHP’nin potansiyel cumhurbaşkanı adaylarından biri olan İmamoğlu’nu bir an önce aday ilan etmek ya da CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturtmak. 

Gerçek bir zırh değildi elbette ama böyle olursa dokunulmaya cesaret edilemeyeceğini düşündüler. Konu değerlendirildi ancak hemen harekete geçilmedi. 

Bu arada, İmamoğlu’nun üniversite diplomasının da bir kez tartışmaya açılması ve 4 – 5 Kasım 2023’teki CHP kurultayı hakkındaki şaibe iddialarının soruşturma konusu edilmesiyle hem İmamoğlu hem de CHP’nin etrafındaki kuşatma devam etti. Bir nevi, Allah ne verdiyse oldu.  

CHP, kuşatmayı yarmak için önce “erken seçim” dedi, “O erken seçimin adayı da erken belirlenir” diyerek, tartışılan formüllerden ilkini devreye aldı. Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için ön seçim yapmaya karar verdi

İmamoğlu’nun tek aday olduğu ve esasen parti içi bir eğilim yoklaması olan ön seçime 5 gün kala, 31 yıl önce aldığı üniversite diploması iptal edildi. 

Eğer bu karar hukuk sürecinde bir yerde düzeltilmez ise Anayasa değişene kadar İmamoğlu artık cumhurbaşkanı adayı olamaz. 

Diplomanın iptalinin ertesi günü rüşvetten teröre kadar yedi ayrı suçlamadan gözaltına alındı, savcılık kendisinden “suç örgütü lideri” olarak söz etti. 

İhaleye fesat karıştırmadan en yakınındaki isimler ve söylendiğine göre hiç tanımadıklarıyla birlikte tutuklandı. 

Yeni kampanya bölüm 2

Ekrem İmamoğlu için kampanya canavarı denir. Karadenizliliğinden midir, hırsından mı bilinmez, her adımı bitmeyen bir kampanyanın parçası. 

CHP, 23 Mart’ta önseçim kararı alıp, tek aday olduğu da kesinleştikten sonra, İmamoğlu adeta yeni bir sürüme geçti

Ekibi, “Ekrem İmamoğlu Siyasal İletişim Grubu” adını verdikleri Whatsapp grubunu 2 Mart 2025’te kurdu. 8 Mart’ta İzmir’den başlattığı il ziyaretlerini Kayseri, Adana, Antalya ile sürdürürken gruptan anlık paylaşımlar yapılmaya başlandı. 

Gözaltına alınması sırasında, polisler hazırlanmasını beklerken, o giyinme odasında “Yılmayacağımı bilmenizi istiyorum, ben kendimi milletime emanet ediyorum” dediği videosunu çekti.  

Sabah 07.23’te benzeri bir ses kaydı gazetecilere ulaştırılmıştı bile.

O an bu andır, hem İmamoğlu’nun hem de yakın mesai yaptığı isimlerin sosyal medya hesaplarından anlık paylaşımlar yapılmaya devam ediyor. 

Gözaltında olduğu sırada el yazısı ile yazdığı belirtilen notlar, üzerinde “üzülme” yazan çocuk resimleri, Türkiye’nin dört bir yanından destek videolarıyla İmamoğlu’nun dışardaki ekibi boşluk bırakmadan kampanyasını sürdürüyor.   

İktidara yakın medyada soruşturmalarla ilgili iddialar yer alır almaz, “yalanlar ve gerçekler” başlığıyla cevap veriliyor. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel İBB’nin Saraçhane binasında yatıp kalkıp, orayı boş bırakmazken, bir grup milletvekili de Ankara’da CHP Genel Merkezi’nde nöbet tutuyor. Her gün basın açıklamaları, her gün eylemsellik. 

Özel, İmamoğlu gözaltındayken “Tutuklanırsa ön seçim iptal mi?” diye soranlara şöyle cevap verdi: 

“Artık buradan sonra Ekrem İmamoğlu aday mı? Seçimi yapacak mısınız? sorularına ‘Evet’ dedik, ‘Kararlıyız’ dedik. ‘Ya tutuklanırsa?’ ‘Yine adayımızdır’ dedik. ‘Diploması iptal, adayımızdır, hukuk mücadelesi sürer. Resmî başvuru olacağı güne kadar adayımızdır. O gün resmî başvuru yapılmıyorsa bütün CHP üyeleri Ekrem İmamoğlu’dur, birimiz girer seçimi alırız’ dedik. ‘Yeter ki adayı belirleyelim.’”

İktidar İmamoğlu ve CHP’yi kavanozun içindeki kurbağa misali yavaş yavaş alttan ısıtırken, onun da boş durmadığı, plan yaptığı, aynı zamanda kampanyada yeni bir fasıla geçtiği anlaşılıyor. 

Hesaplanmayan bir şey oldu 

İmamoğlu gözaltına alınır alınmaz CHP ortalığı ayağa kaldırıp sokağa indi. 

Ancak inen sadece CHP’liler değil, üniversite öğrencileri ve ‘canına tak etmişler’di.  

Eğer Türkiye’de hukukun eksiksiz işlediğine, gerçekten bağımsız olduğuna inanılsaydı İmamoğlu için sokağa inilir miydi? 

AK Parti 22 yıllık iktidarı boyunca kendisine yönelik yolsuzluk iddialarının üzerine tavizsiz gitmiş olsaydı, savcıların CHP’li belediye başkanları için harekete geçmesi yadırganır mıydı?

Muhtemelen hayır. 

Sokağa çıkanların, sesini yükseltenlerin hepsinin Ekrem İmamoğlu taraftarı olduğunu söylemek mümkün mü? 

Muhtemelen hayır. 

Öyle olsaydı, sadece 1 milyon 753 bin üyesi olan bir partinin tek adaylı, üstelik adayın da sabahında tutuklandığı sembolik bir seçimde, kendisiyle “dayanışmayı” ölçmek için koyduğu sandıklardan 15 milyondan fazla oy çıkar mıydı?

Muhtemelen hayır. 

Çünkü mesele sadece Ekrem İmamoğlu meselesi değil.

AKP’nin “Ama hukuksuzluğu mu savunuyorsunuz, yolsuzluk yapanın yanına kâr mı kalsın?” diye sormadan önce anlaması gereken de işte bu saydıklarımızın gösterdiği gerçek.