Bir Arap Denizi’nin ortasındaki İsrail, kurulduğu ilk günden itibaren, bölgede Arap olmayan unsurlarla ittifak geliştirme stratejisi güttü. 

Bu stratejinin en somut tezahürlerinden biri Poseidon’un üç uçlu mızrağı anlamına gelen ‘trident’ istihbarat ağıydı.

Bu mızrağın üç ucu, İsrail, İran ve Türkiye idi. 

Üç ülke arasında 1956’da kurulan istihbarat ağı, 1979 İran İslam Devrimi’ne kadar sürdü. Dünya böyle bir ağın varlığını İran Devrimi’nden sonra Tahran’daki İsrail ve ABD Büyükelçiliklerinin arşivlerinin açılmasıyla öğrendi. 

İran’daki İsrail Büyükelçiliği’nin anahtarı, devrimi takip eden günlerde destek için Tahran’a giden Yaser Arafat’a verildi. Bina artık Filistin Kurtuluş Örgütü’ne aitti. 

İsrail için, bölgede Arap olmayan unsurlarla iş birliği geliştirmek nasıl yaşamsal önemde olmuşsa, İran’ın devrimden sonraki hayati stratejisinin önemli bir parçası da Büyük Şeytan olarak adlandırdığı ABD karşıtlığının yanı sıra ‘Küçük Şeytan’ olarak tanımladığı İsrail düşmanlığı oldu.