İran’ın 1 Ekim'de İsrail’e karşı gerçekleştirdiği operasyon, 13 Nisan'daki Birinci Sadık Vaat Hareketi'nden temel olarak farklılık gösteriyor.
13 Nisan'daki dron saldırılarında, İran, İsrail'in ciddi bir karşılık vermeyeceğinden emin bir tutum sergilemişti. Bu saldırı, İran açısından daha çok iç kamuoyunu tatmin etme, onurunu kurtarma hamlesi ve ABD'nin bilgi, onay ve koordinasyonuyla gerçekleştirilen bir adım olarak değerlendirilmişti.
Nitekim, İsrail de bu saldırıya karşı etkin bir tepki vermemişti. Ancak 1 Ekim'deki füze saldırısı, tamamen farklı bir konjonktürde meydana geldi. Bu sefer İran’ın İsrail'in güçlü bir yanıt verme olasılığını göz önüne alarak doğrudan müdahaleye girişimi farklı bir sürecin başlangıcı olabilir.
İran’ın bu adımı, müdahale stratejisinin ve yaklaşımının doğasını değiştirdiği anlamına geliyor. Tahran, doğrudan bir savaşa girmek istemese de olayların savaşa evrilme riskini göze alarak hamle yaptı.
Bu karar, İran'ın İsrail’e karşı daha büyük bir meydan okuma içinde olduğunu gösteren ve aynı zamanda İran-İsrail ilişkilerinin geldiği kritik aşamayı ve olası gelişmelerin seyrini belirleyen bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir.
Bu açıdan bakıldığında İran’ın neden böyle riskli bir karar aldığını sorgulamak hayati önem taşıyor.
Hizbullah’ın düşüşü
İran’ı doğrudan müdahaleye iten en önemli sebeplerden biri, İsrail’in Hizbullah’a indirdiği ağır darbeler ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın öldürülmesi oldu.
İsrail, Hizbullah’a tarihindeki en büyük zararları vererek örgütün gücünü ciddi şekilde sarstı. Bu darbeler ölümcül olmasa da, Hizbullah’ın eski kapasitesine ulaşmasını zorlaştıracak etkiler bıraktı. İsrail, örgütün önemli komutanlarını ve lider kadrosunu hedef alarak büyük bir kısmını ortadan kaldırdı; ayrıca haberleşme yeteneğini zayıflattı ve iletişim altyapısına büyük zarar verdi. Komuta ve kontrol sistemlerinin zayıflatılmasıyla birlikte, Hizbullah’ın operasyon düzenleme kapasitesi önemli ölçüde sınırlandı. İsrail, örgütün iç güvenliğini bozdu, silah ve savaş gücünü azalttı ve İran’a bağlı diğer grupların koordinasyonunu ciddi şekilde etkiledi.