Beşar Esad’ın devrilmesi, İran açısından yerine konulması imkânsız bir kayıp ve büyük bir yenilgi.
1979 İslam Devrimi’nden sonra İran, dünya ülkeleriyle kurduğu en sağlam ve istikrarlı ilişkiyi Suriye ile oluşturmuştu.
Suriye, yalnızca bir müttefik değil, aynı zamanda Lübnan, Filistin ve İsrail üzerindeki stratejik hedeflerine ulaşabilmek için İran’ın kullandığı bir üs işlevi görüyordu.
Bu ilişki sayesinde İran, Lübnan ve Filistin’deki etkisini artırırken, Suriye üzerinden dolaylı olarak Irak ve Yemen’de de nüfuz kazanıyordu.
Suriye ile kurulan bu stratejik ortaklık, İran’a Arap dünyasında ve Türkiye ile ilişkilerinde dengeleyici bir güç sağlıyordu.
Esad rejiminin devrilmesiyle İran, bu kritik avantajlarını ve bölgedeki etkisini büyük ölçüde kaybetti.
İran ne yapacak?
İran’ın Suriye politikasının nasıl şekilleneceğini öngörmek kolay değil; yeni yönetimi kabul mü edecek, yoksa çatışma mı yaşayacak?
Bu politikanın yönü, HTŞ’nin İran’a yaklaşımı, İsrail-İran ilişkilerinin seyri, Trump dönemi ABD politikaları, Suriye’nin iç istikrarı, Arap dünyasının Suriye siyaseti ve Suriye’nin kuzeyindeki yapının kaderi gibi birçok faktörden etkilenecek.