Bu yaz tatil için İspanya’ya gittim. Çok önemli bir görevim vardı: Türk eşime ülkemi tanıtmak ve ona İspanya’yı sevdirmek. Bu görev zor olmadı. İki gün içinde, manzaraların güzelliği, lezzetli yemekler ve insanların sıcakkanlılığı etkisini gösterdi.

Ayrıca, Avrupa Şampiyonası'nı final zaferine kadar maç maç izledik. Ne gurur!

İspanya'ya aşık olmak kolay. Buna hiç şüphe yok.

Mesela, İspanya dünya sporunda kilit bir ülke. Avrupa Şampiyonası’nı kazandığımız gün, aynı zamanda 21 yaşındaki Carlos Alcaraz’in 37 yaşındaki Novak Djokovic’i alt etmesiyle Wimbledon Tenis Turnuvası’nı da kazandık.

Elbette, İspanya'nın zaferleri burada bitmiyor. Aşırı sağı frenlemiş ve Avrupa'da öncü olan, dünyaya aşırılığın sandıkta engellenebileceğini gösteren ilerici bir hükümetimiz var. Ayrıca, İspanya Filistin’i devlet olarak tanıyarak diğer Batı ülkelerinin de aynısını yapmasının yolunu açtı.

Ülkenin güzelliğinin ötesinde, İspanya son yıllarda spor ve ilerici hükümeti sayesinde imajını iyileştirdi.

“İspanya tarihinin en iyi dönemlerinden birini yaşıyor” dedi Başbakan Pedro Sánchez.

Ancak İspanya, diğer ülkeler gibi, aydınlık ve karanlık yanları olan bir ülke.

İspanya, sporun kralı

Ben İspanyolum, seni hangi alanda yenmemi istersin?” (“soy español, ¿a qué quieres que te gane?”)