O dev kapının ardı, artık eskisi kadar gizemli değil. 

İstanbul Üniversitesi yönetimi, üniversitenin Beyazıt, Laleli, Horhor, Avcılar, Çapa, Şişli, Kadıköy, Bahçeköy, Bakırköy ve Büyükçekmece’deki kampüslerini ziyarete açtı. 

Uygulamayı takdir eden de var, eleştiren de. 

Öğrenciler ve bazı uzmanlar, uygulamanın amacının söylendiği gibi “duvarsız üniversite” yaratmak değil, okulun üstünde oturduğu tarihi mirası turizme açmak olduğunu söylüyor. 

Kent uzmanları ise, hayatımıza darbe sonrası giren kimlik kontrolü ve duvarların zaten çağdışı olduğunu, terk edilmesi gerektiğini öne sürüyorlar.

“Duvarsız üniversite”  

İstanbul Üniversitesi, etrafı çevrili yekpare bir kampüsü olmayan, dağınık yapıda bir okul. Binaların çoğu kentle iç içe.

Herkes üniversite sınavı zamanlarının standart görüntüsü Beyazıt’taki ana kapıyı bilse de, o kapının ardında sadece siyasal bilgiler, iktisat ve hukuk fakülteleri var.

Bir bilgi daha: İstanbul Üniversitesi, epeyce zamandır kendi öğrencileri ve mezunlarına karşı dahi kucaklayıcı değildi. 

Bir kabustan diğerine 

İ.Ü., rektör Kemal Alemdaroğlu döneminde başörtülü öğrenciler için kabustu, ama sonrasında da demokratik bir kurum olmadı.