Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin Genel Başkanlığı’nı Kasım 2023’teki kurultayda yenilerek kaybetti.
14 Mayıs 2023 parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, “Benden bu kadar ama ihtiyacınız olursa şuradayım” diyebilen bir Piro olabilseydi, muhtemelen omuzlarda uğurlanacak, seçim kampanyasının alameti farikası olan parmaktan kalpler onun için yapılacaktı.
13 yıllık Genel Başkanlığı sürecinde girdiği hiçbir seçimi kazanamadığı gibi, aldığı son seçim yenilgisine rağmen de kendiliğinden gitmediği için, “değişim” söylemiyle tasfiye edildi.
Samimi bir özeleştiri vermeye az biraz yanaşsaydı, gayretine hürmeten “elinden geleni yaptı” denirdi belki.
En fazla “Biliyorum sizleri zaman zaman üzdüm. Ama asla ve asla sizleri utandıracak hiçbir şey yapmadım. Sizler için mücadele ettim.” dedi.
Zafer Partisi ile iki arada bir derede imzaladığı, içeriğini sakladığı protokolü utançtan saymadı.
Sıfatı artık sadece CHP’nin 7. eski Genel Başkanı…
75 yaşında bir siyasetçiden ne beklenir?
En iyisinden, zaman zaman görüşlerine başvurulan, anılarını yazan, katıldığı toplantılarda, programlarda anlatan bir eski siyasetçi olması.
Kılıçdaroğlu bunu yapıyor.
Genel Başkanlıktan ayrıldıktan sonra Ankara’nın yeni siyasi merkezi Mustafa Kemal Mahallesi’nde bir ofis tuttu. Bu mahalle daha çok muhalefet partilerinin genel merkezlerinin bulunduğu bir yer.
Kılıçdaroğlu, bu ofis tutma işini, öyle zamana falan da yaymadı. Hemen yaptı.
Öyle olunca da, “parti mi kuracak” yorumları bile yapıldı. Alternatif genel merkez söylentileri çıktı.
Görüşmelerini yapıyor, 15 günde bir çeşitli dallardan akademisyenlerle Türkiye’nin temel meselelerini tartışıyor, okuyor, yazıyor çiziyor.
Bir vakıf ya da düşünce kuruluşunun da planları arasında olduğu söyleniyor.
Kendisini siyasetin içinde olarak tanımlıyor:
''Sonuçta bir siyasetçiyiz. Siyasetin dışında kaldık desek doğru değil. Hayatın kendisi siyasete girdiğiniz andan itibaren... Rahmetli Demirel’in dediği gibi ‘siyasetin giriş kapısı var çıkış kapısı yoktur."
Kılıçdaroğlu haklı. Siyaset böyle bir şey.
Hele de hevesliyseniz, kana karıştı mı çıkmıyor.
Kılıçdaroğlu da yaptığı kadarına doyamamış, daha yapacakları yarılanmamış bir aşk sergiliyor.
Öyle olmasa CHP ile ilgili kurulan her cümlenin içinde hâlâ adı bu kadar çok geçer mi?