Sevgili Ahlak Bekçisi,
Geçen hafta bir vakıf üniversitesinde öğrenci olan okurunuz, "öğrenci memnuniyet anketi" ile ilgili bir problemini dile getirdi. Bu anketi doldurmak istemediğini nedenlerini de belirterek yazdı. İstemediği halde “bu anketi doldurmak ahlaki midir?” diye de sordu.
Siz de kendisine cevap verirken, sadece onun anket doldurması üzerinden değil, bu anketin varlığı üzerinden bir ahlaki değerlendirme yaptınız. Bu ikincisi elbette üniversitenin, daha doğrusu üniversite yönetiminin ahlaki duruşuyla ilgiliydi.
İşte bu değerlendirmenizi okuduktan sonra, uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir ahlaki problemi size yazma isteği doğdu.
Ben bir vakıf üniversitesinde sözleşmeli çalışan akademisyenim. Öğrencilere hem bilimsel bilgi aktarmak hem de mesleki formasyon vermekle yükümlüyüm. Sizin de yazılarınızda sürekli bahsettiğiniz deontolojik sorumluluğum bu.
Bu sorumluluğu yerine getirebilmek için kendimi geliştirebilmek adına sürekli okumalar ve araştırmalar yapmam gerekiyor. Bunun için de takdir edersiniz ki kafamın rahat olması ve belli bir refah seviyesinde olmam gerekli. Ama ne mümkün…
Çalıştığım vakıf üniversitesi, pek çoğunda olduğu gibi, akademik personel dahil çalışanlarına oldukça düşük maaşlar ödüyor. Hatta bazı çalışma arkadaşlarımın yoksulluk sınırının bile altında maaş aldığını biliyorum. Bırakın kendimizi geliştirmeyi, çoğumuz “ay sonunu nasıl getireceğim” diye kara kara düşünüyor.
Buradan yola çıkarak size kafamı kurcalayan üç soru sormak istiyorum:
- Emeğimizin karşılığını alamıyor olmamız, üniversite yönetimi açısından ahlaki bir sorun değil mi?
- Çalıştığım üniversitenin mütevelli heyetindeki yöneticiler, sürekli olarak vakıf kurucusunun hayırseverliğinden bahsediyor. Yani ihtiyaç sahiplerine hep yardım ediyor ve bunu için para harcıyor. Bize hakkımızı vermeyerek artırdığı zenginliğiyle hayır işleyerek, hayırsever sıfatıyla insanların takdirini kazanması ahlaki bir sorun mudur?
- Bu durumda yapılan "hayır"ın esas sahibi kimdir? Yoksulluk sınırının altında bir ücretle çalışan işçi mi, yoksa işveren mi?
Yanıtınız için şimdiden teşekkür ederim.
F. S.
**
Değerli okurumuz,
Bahsettiğiniz bu konu memleketin kanayan yaralarından biri, hatta bana sorarsanız en çok kanayanlardan…
Sizin üç sorunuz da ahlaki açıdan oldukça değerli ve mutlaka cevaplanması gereken sorular. Ama müsaade ederseniz, sizin sorularınızı değerlendirmeden önce derinde olan kök nedene, esas ahlaki probleme değinmek isterim.
Vakıf üniversitesi mi? O da ne?
Siz bir vakıf üniversitesinde öğretim üyesi olduğunuzu belirtmişsiniz. Ben esas "vakıf üniversitesi" tabirini ahlaklı bulmadığımı söylemeliyim. Tabii bu sizin tabiriniz değil, birilerinin eğitimden para kazanabilmek için uydurdukları, daha doğrusu "eğitim ticareti"ni kılıfına uydurdukları bir tabir.