Pazar akşamı yaklaşık 120 milyon Amerikalı, 59 senedir olduğu gibi yine ulusal Amerikan futbol ligi NFL’nin finalini izlemek için televizyonları başındaydı.
Philadelphia Eagles’in Kansas City Chiefs’i mağlup ederek şampiyon olduğu geceye sadece Amerikan futbolu damga vurmadı. Devre arası showları, bol Hollywood yıldızlı reklamları da en az final maçı kadar ilgi çekti. Amerikan kapitalizminin şaşalı bir görsel şölenle kutlandığı Super Bowl, giderek kutuplaşan Amerikan siyasetinin gölgesinde kızarmış bol soslu tavuklar eşliğinde izlendi.
Nitekim sadece atılan sayılar değil Taylor Swift’in aldığı yuhalanma, bir Super Bowl finaline görevdeyken katılan ilk ABD Başkanı olarak tarihe geçen Donald J. Trump’ın aldığı alkış oranı da skor meraklılarının yakın takibindeydi.
Bir Super Bowl klasiği: Taylor Swift vs. Donald Trump
![](https://www.fayn.press/content/images/2025/02/trump-super-bowl.webp)
Trump’ın NFL ile ilişkisi aslında pek de sağlıklı başlamamıştı. 2016’da artan polis şiddeti nedeniyle San Francisco takımı 49ers’in oyuncularından Colin Kaepernick’in başlattığı protesto sonucu çoğu siyah Amerikan futbolcusu ulusal marşı sırasında diz çökme eylemi yapmış, Trump da bunun karşısında hepsinin işten atılması gerektiğini söylemiş ve siyah NFL oyuncularıyla uzun bir polemiğe girmişti.
İşte şimdi yeniden başkanlık koltuğuna oturunca, Trump karşı karşıya geldiği lig oyuncularıyla adeta arayı düzeltmek istercesine New Orleans’ta düzenlenen final maçına katıldı. Maç öncesinde sahaya inerek oyuncularla el sıkıştı, seyirciyi selamladı, birçok kişinin tanıklığına göre yuhalamadan çok alkış aldı. Trump için Super Bowl’a katılmak önemli bir stratejiydi. CBS News’in anketine göre görev onayının %53 olduğu, devlet kurumlarının tamamen yeniden yapılandırıldığı, bürokrasinin Elon Musk eliyle tasfiye edildiği bir dönemde 2024 seçimlerini kazanmasını sağlayan ve en sadık seçmen grubu olan erkek seçmene göz kırpma ihtiyacı içindeydi. Bunu yapabileceği en iyi yerlerden biri de ABD’nin gelmiş geçmiş en yüksek reytingli bu etkinliğiydi. Dolayısıyla final maçını kaçırması düşünülemezdi.
Geçen seçim dönemlerinde hayranlarını Trump’a karşı mobilize eden, özellikle Amerikan futbolcusu erkek arkadaşı nedeniyle maçlara katılan ve bu nedenle sık sık gündeme gelen Taylor Swift de izleyiciler arasındaydı. Kansas City Chiefs’te oynayan sevgilisi Travis Kelce’ye destek olmak için maça gelen Swift, Trump’ın rüzgarının etkisindeki stadyumdan yuhalanarak ayrıldı, adeta 2024 seçim sonuçları stadyumdaki atmosfere de yansıdı.
Swift geçen seneki Super Bowl’da da siyasi polemiklerin kurbanı olmuş, Trumpçılar Swift’in sevgilisiyle birlikte Trump karşıtı mesajlar vereceğini iddia etmiş, genç şarkıcı Trump’ın partisi Cumhuriyetçi partinin seçmen kitlesinin öfkesini çekmişti. Taylor Swift’in dolaylı intikamını almak ise devre arası şovu (halftime show) üstlenen rapçi Kendrick Lamar’a kaldı. Henüz birkaç ay önceki seçimlerde Kamala Harris’in temsil etmek için kendini yırttığı, sahici bir şekilde bu temsili üstlenemediği için sandığa götüremediği ve Trump dünyasının pek de hazmetmediği çok farklı bir Amerika’yı sahneye taşıdı. Yani çok kültürlü, çok dilli, ırklı, toplumsal cinsiyet meselelerine önem veren ve göçmen karşıtı olmayan bir Amerika…
Bu ne biçim Amerika?
Her sene devre arası şovların gündem olduğu Super Bowl’da bu sene sahnenin yıldızı, Drake ile girdiği rapçi atışmasıyla (diss) 2024’ün magazin manşetlerini atan yetenekli genç rapçi Kendrick Lamar oldu. Kendrick Lamar, siyahlar için önemli bir kültür merkezi olan New Orleans’ta özgün bir şovla “neden 2019’dan beri devre arası şovlarını hep beyaz olmayanlar yapıyor, gerçek Amerikan müziği bu değil!?” şeklinde öfke nöbeti geçiren Trumpçıları yerinden hoplattı.
Kendrick Lamar, (Alçakgönüllü ol, yerine otur) nakaratı ve ritmiyle popüler olan Humble şarkısını aynı ülkenin siyasi düzeni gibi ters yüz edilmiş bir Amerikan bayrağını oluşturan dansçılarıyla söyledi; siyasi mesajı bu şarkı aracılığıyla vermesi Trump’a bir “selam” olarak algılandı.
Bu üstü kapalı mesajın yanı sıra Samuel L. Jackson’ın canlandırdığı Uncle Sam (Sam Amca) Lamar’ı sundu ve şov boyunca yorumlarıyla yönlendirdi. ABD’nin en sembol karakterlerinden biri olan Sam Amca’nın “siyahlaştırılması” kadar, siyahlara önyargılı beyazların hiphop ve rap için sarf ettiği önyargılı sıfatları ters yüz etmesi de dikkat çekti. Siyah eğlenceli bir abi moduyla geceyi sunan Sam Amca, Lamar’ı şarkı arasında “Hayır hayır, bu çok gürültülü, çok pervasız, çok getto işi. Bay Lamar, bu oyunu gerçekten oynamayı bildiğinize emin misiniz?” diyerek haşladı, “Lamar’ım sana söylüyorum, Trump’ım sen anla” taktiğiyle seçimlerin galibi Trump Amerikasına göz kırptı.
Siyahlara yönelik pozitif ayrımcılığın kaldırıldığı, beyaz olmayanlara yönelik kapsayıcı politikaların askıya alındığı, Trump’ın en yakın adamı Elon Musk’ın Güney Afrika’daki beyazlara ayrımcılık yapıldığı iddiasıyla yaptırım kararı aldırdığı, ABD’nin çok da “köleleri üzen” bir toplum olmadığı gibi iddialarının yayıldığı bir dönemde Kendrick Lamar; siyah Amerika’yı itildiği yerden tekrardan günışığına çıkarmış oldu. Hem de Trump’ın gözüne baka baka.
Fakat Kendrick Lamar’ın üstü kapalı çekingence verdiği bu sembol mesajlarının ötesinde bu geceki en büyük derdi her zaman olduğu gibi Drake’di. Lamar, bu sene aldığı 5 ödülle Grammy tarihinde en çok ödül kazanan şarkı olan “Not Like Us” şarkısını söyleyerek ABD’nin en çok izlenen şovunda Drake’i sinirlendirdi.
Drake’e “pedofili” olmak, siyah rapçı dostlarını ve Atlanta’daki rap endüstrisini yarı yolda bırakmak, siyah kimliğini sömürmek gibi suçlamaları yönelttiği bu meşhur diss parçasını kameraya gülüp “Drake” diyerek söyledi, bütün stadyuma da söyletti.
Bununla da yetinmedi, daha önce siyah tenis yıldızı Serena Williams’a aşık olduğu iddia edilen ve Williams’ın yeni evlendiği eşine 2013 çıkışlı “Worst Behavior” şarkısında diss atan Drake’e mesaj göndermek amacıyla, Serena’yı sahne şovuna davet etti ve rap coverli bu “aşık atışmasını” bir başka seviyeye taşıdı.
Serena Williams baştan sona Drake’in itibarını sıfırlayan Grammy ödüllü “Not Like Us” şarkısına dans ederek eşlik etti, gecenin sürprizi Kendrick ve Serena’nın Drake’e karşı güçlerini birleştirmesi oldu.
Fakat kaderin cilvesine bakın ki Kendrick Lamar’ın üzerine günlerce düşünerek kurguladığı bu çekingen siyasi sembol ve Drake diss’leriyle dolu şovun manşetini halı altına süpürülenler attı.
Halı altına süpürmek yetmez
Milyonların izlediği halftime show’un tam ortasında dansçılardan biri üzerinde Gazze ve Sudan yazılı Filistin ve Sudan bayraklarını sahnedeki arabanın üstüne çıkarak dalgalandırdı. Organizasyon ekibi bunun plan dışı bireysel bir eylem olduğunu açıkladı, dansçı apar topar sahneden uzaklaştırılıp gözaltına alındı. Fakat Trump’ın Gazzelilerin tehciri planıyla her ne kadar gündeme gelse de uzun zamandır anaakım medyada kendisine yer edinemeyen Gazze soykırımı ve Sudan’daki kanlı iç savaş kafa dağıtmak için görkemli reklamlara, devre arası şovlarına kitlenen Amerikalıların tadını kaçırdı, istemeye istemeye olsa da dikkatlerini çekti.
İsrail’i destekleyen iş insanları 30 saniyenin 8 milyon dolara satıldığı bu pahalı etkinlikte İsrail yanlısı reklamları yayınlama imkanı ve şevkine sahipken Filistin’i anlatan reklamları yayınlamak isteyenlere maalesef uzun bir senedir ulaşılamıyordu. İşte bu ekonomik dezavantajı bireysel bir gösteriyle dikkat çeken bir dansçı bozmuş oldu. New Orleans’taki onlarca evsizin maçı izlemeye gelenlerin “görsel zevki” bozulmasın diye 17,5 milyon dolar harcanarak geçici sığınaklara taşınması belki şehirdeki ekonomik eşitsizlik sorununun gözler önüne serilmesini ötelemişti, fakat Amerikan bombaları ve siyasi desteğiyle binlerce Filistinli’nin katledildiği Gazze soykırımı ötelenemedi, en azından şimdilik.
Böylece halının altına süpürülmek istenen Gazze protestoları dahi kendisine Super Bowl’da bir yer edinmeyi başardı.
Kutuplaşmaya devre arası
Günün sonunda 120 milyon Amerikalı’nın izlediği, ertesi gün 23 milyon kişinin akşamdan kaldığı için işe gidemediği, 1.5 milyar kızarmış tavuk kanadının tüketildiği, Fransız sömürgesi olmasının etkisiyle kendine özgü bir Franco-Amerikan şehir kültürüne sahip New Orleans’a 500 milyon dolarlık gelir getiren ve Amerikalılara sadece bu etkinliği izlemek için 18.6 milyar dolarlık harcama yaptıran Super Bowl; birbirini uzun bir süredir boğazlayan Amerikalılara kısa bir soluklanma imkanı verdi.
27 sene sonra ilk kez Super Bowl gecesine reklam veren Nike’nin kadın sporcu vurgulu reklamından da tuttuğunu koparan güçlü erkeklerin baş karakter olduğu bira reklamlarından da zevk alan birbirinden farklı Amerikalılar aynı gün aynı saatte aynı ekrana kilitlendi ve kendini Amerikan kapitalizminin şölenine kaptırdı.
Trump’ın, Taylor Swift’in yuhalanma ve alkışlanma skalasını tuttu, ulusal marşı farklı duygularla ama ortak bir gururla dinledi, kimi Amerikan askerlerini görünce kimi tamamı siyahlardan oluşan “gürültülü, gettodan çıkmışçasına pervasız” bir rapçinin devre arası şovunu izleyince yüzünü biraz ekşitti, ama yine de hepsi bu gece için özel tasarlanmış milyon dolarlık ürün reklamlarını ilgiyle takip etti.
Evet, Trump ile birlikte iki Amerika arasındaki kutuplaşma giderek artıyor, dünyadaki gelişmeler ışığında Amerika giderek geriye düşüyor. Belki de tam da bu tahtın sarsılması nedeniyle Çin menşeli yapay zeka uygulaması Deepseek’in konuşulduğu bugünlerde ChatGPT 14 milyon dolarlık bir bütçe ayırarak Super Bowl’da reklam yayınlama kararı aldı ve 2025’in Super Bowl’una zamanının ruhunu dokundurttu. Bu özel ve alışılmadık çaba bile ABD’nin artık sahnede tek başına olmadığını göstermek için yeterli.
Yine de Super Bowl’un ne ABD ne de dünya çapında yanına yaklaşabilen bir alternatifi yok. Hâlâ Super Bowl dünyada en çok izlenen etkinliklerden biri, hâlâ milyonlarca Amerikalıyı aynı anda ekrana kilitliyor, sadece Amerika’nın değil, dünyanın bir kısmının da ne konuştuğunu ne izlediğini ve dinlediğini tayin ediyor.
Fakat Amerikan kapitalizminin bu görkemli şöleninin de Trump’lı ABD’nin tahtı gibi sallantıda. Seyirci sayısı gittikçe artsa da temsil ettiği kültürün hegemonyası her sene biraz daha kırılıyor. Trump’ın ABD’yi dünyadan koparması, Gazze tehciri, Panama ve Grönland işgali gibi nobran planlarla geniş kitlelerdeki Amerikan karşıtlığını pekiştirmesi sadece Super Bowl gecesinin değil Amerikan kültür hegemonyasının da albenisini sarsıyor. Üstüne üstlük Trump ve Elon Musk, ABD’nin yumuşak gücü ve kültürel etkisini yayan USAID, Voice of America gibi kurumları da tasarruf gerekçeleriyle kapatmayı planlıyor, ABD’yi yumuşak güçle değil sert güçle akıllara kazımak istiyor.
Bu gidişle belki 50 sene sonra dahi Şubat ayının soğuk bir Pazar gecesi milyonlarca Amerikalı Texas, New York, Florida’da yine ekranlarına kitlenip Super Bowl’u izlemeye devam edecek; fakat o gece Amerika’daki kalabalık bir stadyumda yaşananlar İstanbul’u, Beyrut’u, Paris’i, Cape Town’u pek ilgilendirmeyecek gibi duruyor.