“DİKKATLİ OL!
Bu kitap şu ana
kadar okuduklarından farklı.
Yoksa bana inanmıyor musun?
Hiç SENİ anlatan bir kitap okudun mu?
İşte bu o kitap!
Bir sonraki adımda ne olacağına
sen karar veriyorsun,
hatta hikâyenin sonuna da!
BU KİTABI DİĞER KİTAPLAR GİBİ
BAŞTAN SONA DOĞRU OKUMA!
Bir seçimle karşı karşıya kalana kadar oku.
Kararını ver, ilgili sayfaya git. Eğer ulaştığın sonu beğenmezsen, en baştan başla!”
Yönerge tanıdık geldi mi? Macera Tüneli, Şahane Hatalar, Kendi Maceranı Kendin Yarat, Choose Your Own Adventure başlıkları peki?
Çocukluğu seksenlerin sonuna, olmadı doksanların başına denk gelenlerdenseniz kitaplığınızda muhtemelen Macera Tüneli serisinden birkaç kitap vardı, yoksa da bu yazıyla modası geçmeyen bir türü keşfetmek üzeresiniz.
Fenomen kitapların doğuş hikâyesi
1969 yılında asıl mesleği avukatlık olan Edward Packard, The Adventures of You on Sugarcane Island (Sugarcane Adası’nda Başından Geçenler) adlı bir proje tasarladı ve aynı adlı bir kitap kaleme aldı. Bu kitapta okur hikâyenin yıldızı olarak birçok farklı olay örgüsü ve sonla sonuçlanan seçimler yapıyor, sayfalardan sayfalara atlayarak aynı kitapta onlarca macera yaşıyordu.
Amerika’nın en büyük ve prestijli edebiyat ajansı William Morris, kitap projesini birkaç büyük yayınevine sunsa da fikir hepsinden ret aldı, ta ki, 1976 yılında Ray Montgomery’nin ortak olduğu Vermont Crossroads Press tarafından yayınlanıncaya kadar.
Publishers’ Weekly kitabı, “şahane bir şekilde hayata geçirilmiş orijinal bir fikir” olarak tanımladı.
Böylece hayatımıza kendi maceranı kendin yarat kitapları girdi, bir daha çıkmadı.
Bu biçimde yazılmış kitapların çoğu hâlâ tüm dünyada milyonlarca kopya satıyor, hemen her dilde yayınlanıp yaygınlaşıyor, evrensel bir fenomene dönüşüyor.
Türkiye de bu ülkeler arasında, farklı yayınevlerinin farklı kapak tasarım ve çevirileriyle kitaplar hâlâ dolaşımda. En kıymet gören, sahaflarda izi sürülen versiyonlarsa orijinal kapakları taşıyan ilk baskılar. Tibet’in Gizli Hazinesi, Uzay Şeytanı, Ufonun Tutsakları, Uzay Dışında Yolculuk, Piramitteki Sır, Dikilitaşların Esrarı, Öldüren Gölge, Lanetli Şato ve Yeraltı Krallığı ilk akla gelen başlıklar.
Bağ kurma özlemi ve nostalji duygusu
Zamanının çoksatan ve hepsatan listelerine giren kendi maceranı kendin yarat kitapları bugün hâlâ okurunu buluyor, çocuklar kadar yetişkinler arasında da popüler. Seksenler ve doksanlar çocuklarının unutamadığı Macera Tüneli kitaplarının modası bir türlü geçmiyor, geçemiyor.
Peki aslında basit bir ana fikir üzerine kurulan, yazarın ilk sayfada maceranın ipuçlarını verdiği, devamında yapılan tercihlerle sayfadan sayfaya atlanan, aynı kitapta onlarca farklı sona ulaştırıp onlarca mini kitap okutan bu kitaplar, nasıl oldu da tüm dünyada böylesine popüler oldu?
İlk anahtar kelime, interaktivite. Hikâyenin yönlendirip şekillendireni olmak, seçimlerle maceraya yön vermek, her defasında aynı başlangıçtan yola çıkıp farklı sonlara ulaşabilmek her nesilden okur için heyecan verici.
Dahası kahramanla özdeşleşmeyi sağlayan bu kitaplar, özellikle duygusal bağ kurmaya özlem ve ihtiyaç duyan çocuk ve genç yetişkinler için ideal. Okumanın sosyal bir eylem olduğunu da hesaba katınca okurların kitapta ulaştıkları farklı sonları karşılaştırarak, tartışarak ve kimi zaman yarıştırarak kitap üzerinden sosyalleşmesine şaşırmamak gerekiyor.
Nostalji duygusu, popülerliği açıklamak için ikinci anahtar kelime. Kendi çocukluğunun bu özel metinlerini şimdi günümüz çocuklarıyla paylaşan yetişkinler, eski güzel günleri anmak isteyenler, türün unutulmamasını sağlıyor.
Ayrıca, kendi maceranı kendin yarat kitapları eleştirel düşünceyi, karar verme ve inisiyatif alma yetisini bir noktaya kadar destekliyor ve besliyor. Her ne kadar kitaplar, yazıldığı zamanın kodlarını ağırlıklı olarak taşısa da başrolde olmak ve hikâyeyi yönlendirmek fikri, çocukları ve okuma alışkanlıkları sınırlı yetişkinleri büyülüyor.
Okur dostu metinler
Seçilen konular da türün popülerliğini besliyor. Kitaplarda kullanılan ana temalar zaman, dil, ülke sınırlarını aşıyor; çoğunlukla macera, bilimkurgu, polisiye, gizem ve fantastik öğeler taşıyan temel kurgularıyla okurların ilgisini çekiyor. Hikayelerin basitliği ve anlaşılırlığı da “zor metinler”den, “yüksek edebiyat”tan korkan ve kaçan okurları yakalıyor.
Türün yeni zamanda farklı biçimlerde tekrar dolaşıma girmesi, yeni jenerasyonların dikkat ve ilgisini de yeniden bu kitaplara yönlendirdi. Netflix’te gösterilen interaktif film Black Mirror: Bandersnatch rüzgarı pek uzun sürmese de kendi maceranı kendin yarat kitaplarını yeniden hatırlattı, hiç bilmeyenleri araştırmaya özendirdi.
Hipermetnin yükselişi devam ediyor
Bu noktada Twine’a özel bir alan açmak gerekiyor: Twine, Chris Klimas tarafından birbirine köprülerle yani linklerle bağlı metinleri karşılayan hipermetinler oluşturmak ve bunlarla kurgular yaratmak için geliştirilen ücretsiz ve açık kaynaklı bir araç. Twine, macOS, Windows ve Linux üzerinde kullanılıyor.
Hipermetnin görsel yapısına odaklanıyor ve özel bir programlama dili bilgisi gerektirmiyor. Bu yönüyle, interaktif kurguya ve deneysel oyunlara ilgi duyan herkes tarafından kullanılabiliyor, bu mecrada hikâye üretenler de interaktif edebiyatı kendi yazdıklarıyla yeniden dolaşıma sokuyor.
Çok katmanlı, interaktif yaklaşımla yazılmış pek çok kurmaca örneği var. “Çatallanan yollar” fikriyle deneyler yapan ve Türkçede de okurunu bulan kitapların satış grafikleri dikkat çekici: Kitty Curran, Larissa Zageris’in yazdığı Leydim Karar Versin, Heather McElhatton imzalı Şahane Hatalar serisi, Intan Paramaditha imzalı Serseri, yetişkin versiyonların güçlü örnekleri olarak Türkçede.
Sonsuz olasılıklar kapısı
Doğrusu ve yanlışıyla yaptığınız seçimlerle kendi hikâyenizin mimarı olmak için, uzaylılarla gezegenler keşfedip perili köşklerde saklambaç oynamak, cinayetler çözüp dehlizlerde yolunuzu bulmak için, tek kitapta zafer, trajedi ve beklenmedik sonlar yaşamak için tek bir kendi maceranı kendin yarat kitabı yeterli.
Üstelik hayattan farklı olarak bu kez istediğimiz kadar başa dönebilme şansımız da var! Denemeye değmez mi?
“Büyük çekilişten yirmi iki milyon dolar kazanıyorsunuz. Yıllardır aynı numaraları oynuyorsunuz ama şu ana kadar hiçbir şey olmayacağından emindiniz, her zaman şanssızlığınıza, kötü talihinize lanet edip nerde bende o şans diyordunuz, neden hiç güzel şeyler olmadığını merak ediyordunuz. Derken, başınıza talih kuşu konuyor.
Önce telefonunuz çalıyor, sonra kapınız. Piyango görevlisi size devasa boyutta bir çek veriyor. Haber kameraları, televizyon ışıkları... Flaşlar patlıyor ve dünyanız sonsuza dek değişiyor. Artık banka hesabınızda cıvıldayan yirmi iki milyon küçük yeşil kuş var.
Bu çok büyük para ve siz açsınız. Yiyeceğe değil, başka şeylere. Hep yapmak veya almak istediğiniz şeyler vardı ama bir türlü paranız ya da zamanınız olmadı. Daha dolambaçsız yollar isterdiniz, daha iyi yolcular, daha az rötar. Hep hayal ettiğiniz ve bugüne kadar kalbinizin küçük yağlı bekleme odasında buz kadar parlak bir şekilde oturan bir şey var:
Ertelenen ve neredeyse ölmüş olan - ama daha tam olarak değil - düşleriniz.
Artık yapabilirsiniz. Faturaları ödeyebilirsiniz, borçlarınızı kapatabilirsiniz, çeşitli felaketler yaşayan arkadaşlarınıza ve ailenize yardım edebilirsiniz. Artık hayal kurabilirsiniz.
Paranız var. Hazırsınız. Sarsılmaz durumdasınız. Özgürsünüz. Peki, düzenli olarak çalıştığınız işi bırakmalı mısınız? Yaptığınız işi seviyorsunuz, iyi para veriyorlar ve epey ilerlediniz, fakat artık ayrılabilirsiniz. Maddi açıdan güvendesiniz. Para ninni gibi kalbinize, beyninize doluyor.
Kafanızda sakinleştirici sözler dolaşıyor, koro tekrar ediyor: Güvendesin. Güvendesin.
Güvendesin.”
İşinizden ayrılacaksanız, 2. Bölüme gidiniz
Sayfa 9)
İşinize devam edecekseniz, 3. Bölüme gidiniz
(sayfa 12)
(Şahane Hatalar Talih Kuşu – Heather McElhatton – çev. Dilek Cenkciler, April Yayıncılık, 2012)