İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yüze yakın çalışma arkadaşının gözaltına alınmasıyla başlayan ve farklı kesimlerin hükümeti protesto eylemlerine dönüşen süreçte üniversite öğrencileri başı çekti. Bu üniversiteler arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi de bulunuyor. 

Öğrencilerin bir kısmı 2019’da atanan ve “kayyum rektör” olarak andıkları Handan İnci’nin kampüsteki baskılarıyla da mücadeleye devam ettiklerini söylüyor. 

Hem kampüslerindeki yetersiz imkanlara dikkat çekmek hem ekonomik boykotu desteklemek amacıyla kendi kurdukları ‘Dayanışma Mutfağı’ ile kampüste birbirlerine destek de oluyorlar.

Öğrenciler, geçen yıl rektörlük tarafından organize edilen geleneksel Akademi Kıyafet Balosu'nu MSGSÜ ruhuna uygun bulmadıklarını ve Rektör Handan İnci’nin kendi kurduğu ekibiyle, öğrenci kulüplerini dikkate almadan bir balo düzenlediğini de belirtti.

Üzerine bu yılki balonun tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek iptal edilmesine yanıtları kendi imkanlarıyla bir “Direniş Balosu” düzenlemek oldu. 

Okulun 140 yıllık geleneği olan Akademi Kıyafet Balosu, bu yıl gündeme uydu ve Saraçhane'deki eylemlerde öne çıkan figürler ve ikonik kıyafetlerden ilham aldı.

Okulun geleneğini sürdürme çabası

Öğrenciler balonun önemli bir gelenek olduğunu, kendilerini yaratıcı şekillerde ifade edip sosyalleştikleri bir alan olarak gördüklerini belirttiler. 

Bu geleneği her şeye rağmen devam ettirmek istediklerini söylüyorlar.

21 yaşındaki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencilerinden S.A. da onlardan biri: 

“Geçen yıl düzenlenen balo biraz daha rektörlük kontrolünde, daha basit eğlenceleri olan, jürilerinin rektörlük tarafından seçildiği, akademi ruhuna uygun olmayan bir baloydu. Okulun kantininde gerçekleşti. Balo aslında çok görkemli bir etkinlik. Okulumuzun hem mekânsal hem etkinliğin kalitesi anlamında en üst düzey etkinliklerinden biridir ve geçtiğimiz yıl içi boşaltılmış bir şekilde yapıldı.”

MSGSÜ öğrencisi olan 19 yaşındaki E.B.T. ise balonun önemli bir sosyalleşme aracı olduğuna dikkat çekti: 

“‘Akademi Balosu’nun tanışma ihtimali düşük olan insanları birbiriyle tanıştıran, birbirinden haberi olmayan insanları buluşturup orada arkadaşlıklar ve dayanışmalar yaratan bir gelenek olması gerekirdi ama rektör her şeye yaptığı gibi bunun da üzerine çöktü.”

“Bize ait olan geleneğe ‘tasarruf tedbirleri’ kapsamında ket vurmaya, onu bizden almaya çalışanlara karşı istediğimiz zaman istediğimiz yerde geleneklerimizi sürdürüp eğlenebileceğimizi göstermek istedik.”

22 yaşındaki MSGSÜ Sinema ve Televizyon Bölümü öğrencisi E.Ç balonun bu sene öğrencilere danışılmadan ertelenmesini eleştirdi: 

“Balo geleneği 3 Mart'ta okulun kurulduğu günü kutlamak amacıyla yapılan bir akademik balo. Köklü bir kültürü var. Bununla ilgili organizasyonu yapan öğrenciler de vardı. Fakat kimseye danışılmadan ertelendi. Biz de şu anda bunu tekrar devam ettirmek için boykot komitesiyle ve diğer arkadaşlarımızla bir direniş balosuna çevirdik. Onlar ne kadar reddederlerse etsinler biz bu geleneğimizi, kültürümüzü devam ettireceğiz.”

Fotoğraf bölümü öğrencisi 27 yaşındaki R.Ü “Akademi Kıyafet Balosu”nu öğrencilerin kendini ifade edebildiği bir alan olarak görüyor:

“Günümüzde öğrencilerin bir konsere, tiyatroya, etkinliğe katılımının bu kadar zor olduğu, neredeyse imkansızlaştığı bir dönemde ‘Akademi Kıyafet Balosu’nun iptal edilmesiyle karşı karşıya kaldık. Her sene farklı bir tema etrafında öğrencilerin kendini ifade edebileceği biçimleri ve alanları yarattığı bir yer olarak duruyor. Bu senenin teması çapulcular. Hem Gezi’ye hem de bugüne bir selam olsun diye arkadaşlarımızla birlikte böyle bir tema seçtik. Bütün imkanları öğrenciler kendileri oluşturdu.” 

Zorunlu Ders: Dayanışma 

Öğrenciler, 19 Mart süreciyle birlikte okullarında farklı bir atmosferin oluştuğunu da anlattılar. 

19 Mart olaylarından beri direnişlerini sürdüren Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri okullarında ördükleri akademik boykottan ve direniş ruhundan memnun olduklarını söylüyorlar.

19 yaşındaki E.B.T. son zamanlarda okuldaki dayanışma kültürünün tekrar canlanmasından memnun olduğunu söyledi:

“Tarih boyunca hep birbiriyle dayanışmış, kampüs kültürü yaratılmış bir üniversiteden bahsediyoruz ve uzun süredir bu okulda olmama rağmen bu 2-3 haftada okulu gerçekten sahiplendiğimi hissedebiliyorum. O kampüs kültürünün yaratılmaya başlandığını, aidiyet hissinin herkeste oluşmaya başladığını görüyorum. Örgütlenmeyi  tekrar hatırlamış bir okul olduğumuzu söyleyebiliriz. O insanlar mezun oldu bir yerde. Mezunları almak istememelerinin sebebi bence mezunların örgütlenmeyi biliyor olması. Apolitik, elitist diye nitelendirilen Mimar Sinan Üniversitesi'nin bir anda çok büyük işler yaptığını ve bir sembol haline geldiğini de söyleyebiliriz bence.”

Sinema ve Televizyon öğrencisi E.Ç de benzer bir görüşte: 

“19 Mart'tan sonraki süreçte akademik boykot artık okulların özelinde, kendi sorunlarını dile getirdiği ve buna göre eylemler koyduğu bir noktaya geldi. Biz şu anda artık kendi bölümümüzün sorunlarından bir kazanım elde etmediğimiz sürece büyük kazanımlara doğru yol alamayacağız. O yüzden bu eylemlilik sonuna kadar taleplerimiz yerleşene, gelişene kadar devam edecek.”

Üniversite yönetiminin öğrenci etkinliklerine bütçe ayırmadığını söyleyen öğrenciler, kendileri ve bölümlerinin çabalarıyla bulunan sponsorların dahi rektörlük tarafından onaylanmamasından şikayetçi.  

Buna rağmen zorlansalar da üniversitelerinin geleneklerini sürdürmekte kararlılar.

🗞️
Fayn, güç sahiplerini denetlemek, bakış açılarımızı genişletmek, yankı odalarının duvarlarını yıkmak ve 21. yüzyılın enformasyon karmaşasına direnebilmek için var. Fayn'ı abonelikle destekle!
Bağlantı kopyalandı!