Türkiye, barındırdığı farklı seslerin, ana akım dışı aykırı söz sahiplerinin kendini çoğu zaman mücadeleyle ifade edebildiği bir coğrafya oldu.
Son olarak “kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık radyo” sloganıyla yayın yapan Açık Radyo, kuruluşunun 30. yılına gelirken geleneksel karasal yayınını bir RTÜK kararı nedeniyle kaybetti. “Karasal” denilen İstanbul’da yıllardır 95.0 FM frekansından yayılan radyo dalgaları.
Kültür endüstrisi kurumlarındaki sözde medya seçkini eşik bekçilerinin “bu konu ilgi çekmez, izlenmez, dinlenmez” vs. diyerek reyting meşrulaştırmasıyla duyarsız kaldığı ve ana akımın dışına ittiği birçok konu, Açık Radyo ile dinlenebilir olmuştu.
Özellikle podcast öncesi dönemde, ekoloji ve iklim değişikliği, kadın, çocuk, sosyoloji, azınlıklar, mimarlık gibi konularda çalışan, uzmanlığı bulunan farklı seslerin duyulabileceği bir frekanstı. Yayınladığı müzik çeşitliliği açısından TRT Radyo 3’ün eksik bıraktığı alanlara girip müziğin kültürel bir aktarım aracı olduğunu hissettiren ender adreslerdendi.
Ülkede düzenleyici, denetleyici kurumların hassasiyet endeksi gündelik siyasetin ihtiyaç ve gerekliliklerine göre belirleniyordu. 24 Nisan 2024’teki “Açık Gazete” adlı programın yayınına katılan bir konuğun, 1915’te yaşananlar için “Ermeni soykırımı” ifadesi kullanması, kapatma sürecinin başlangıcı oldu. 2000’li yılların başında Türkiye’de ana akım medya stüdyolarında karşıt görüşler eşliğinde prime-time’da tartışılabilen bu konu, yeni dönemde artık resmî tabuydu ve hızla RTÜK cezası geldi.
Önce bu ifadenin geçtiği programa 5 kez durdurma cezası verildi. Konu Açık Radyo’nun itirazıyla yargıya taşındı, bu kez de yayın durdurma kararına uyulmadığı gerekçesiyle lisans iptali kararı verildi. Buna yapılan itiraza ilişkin alınan yürütmenin durdurulması kararı, Ankara 21. İdare Mahkemesi tarafından reddedildi ve karasal yayının kesilmesi söz konusu oldu.