“Aslında iki tane Olimpiyat var. Biri, sporcuların kendi arasında yarıştığı; birinde de doping üretimi yapan, sporculara doping veren bilim adamlarıyla, doktorlarla dopingi yakalamaya çalışan doping kontrol uzmanları arasındaki yarışma.”
Onu herkes “Cep Herkülü” olarak tanıyor. Bu unvan kendisine ABD tarafından, 1983 yılında katıldığı “Rekortmenler Turnuvası”nda dünya rekoru kırmasıyla verildi.
Tek rekoru bu değil. Spor hayatı boyunca pek çok ilke imza attı; sayısız başarı ve altın madalya elde etti.
1986 yılında, bizzat Turgut Özal’ın gönderdiği özel uçakla Türkiye’ye getirilen sporcu, Bulgaristan’da Türklere yaşatılanların dünyaya duyurulmasında da simge bir isim oldu.
O tarihten itibaren halter branşında Türkiye adına yarışan Naim, kariyerinde 7’şer kez Dünya ve Avrupa şampiyonluğu kazanırken, 46 dünya rekoruna adını yazdırdı.
Adını yazdırdığı bir yer daha var.
O, dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan TIME’a kapak olan ilk ve tek Türk sporcu.
Türk vatandaşlığına geçtikten sonra yarıştığı ilk olimpiyat olan 1988 Seul Olimpiyatları’nda “Dünyanın en iyi haltercisi” seçildi ve “Everybody Wins” başlığıyla TIME dergisinin kapağında yer aldı.
Peki onu olimpiyat platformundan dergi kapaklarına taşıyan yalnızca herkesi şaşırtan rekorları mıydı?
Ağırlığının üç katından daha fazlasını kaldırmayı başaran bir sporcu, neden “Everybody Wins” başlığıyla kapakta paylaşılmıştı?
Bu soruların yanıtını vermemiz için bir başka soruya cevap bulmamız gerekiyor: “Olimpiyat’ın ilk dopingli sporcusu kimdi?”
İşte, Naim Süleymanoğlu’nun TIME’da kapak olmasına giden yolda yaşanan bir hayli ilginç hikâye…
Ben Johnson ve Carl Lewis’in sıkı rekabeti
Olimpiyat Oyunları’nda ilk doping kontrolü 1968 yılında Meksika’da yapıldı. Modern pentatlon dalında takım olarak yarışan İsveç, bu oyunda iddialıydı.
Takım üyelerinden Hans-Gunnar Liljenwall gerginliğini azaltmak amacıyla atıcılık branşından önce iki tane bira içti.