Diyarbakır'da kaybolduktan yaklaşık üç hafta sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin, sadece doğduğu Tavşantepe köyünün "karanlık sırlarını" değil, "karanlık sır", "ayin", "lanet" ve sansasyonel hikaye arayışındaki tüm Türkiye'nin karakterini açığa çıkarıyor.

Narin dosyasının ilk olarak, toplumun sosyolojik ve tarihsel çürümesini kriminal münferit vakalar olarak görmeye alıştığımız gündüz kuşağı programlarında yankı uyandırması tesadüf olmasa gerek.

Zira son dönemde Türkiye için her şey çok "kriminal". Örneğin rüşvet ve uyuşturucu çarkına bulaşmak, düzenli olarak hapishanelerden suç örgütü liderlerini çıkarmak veya gizli tanık operasyonlarıyla Ankara'yı karıştırmak son derece kriminal. Bu olayları Kurtlar Vadisi izler gibi izliyoruz. Eski bir suç çetesi liderinin itiraflarını günlerce tezahurat ve kahkahalarla takip ettik.

Benzer şekilde Dilan Polat'ın tahliyesinin ertesi günü Instagram'da kazandığı binlerce yeni takipçi de olaylara "bir suç kraliçesinin renkli hayatı" tadında bakıyor olabilir.

Peki küçük Narin'in ölümüne nasıl bakıyoruz?

Narin'in köyü bir korku filminden mi çıktı?

Küçük Narin'in cansız bedeninin bulunmasının ardından daha önce merdivenden düşerek öldüğü iddia edilen ablası Tülin Güran için de soruşturma başlatıldı. 

Adı açıklanmayan bir kadının Narin'in mezarı başında Havin diye birine "kıyılmış" olmasından söz etmesi ve Narin'in kuzenleri arasında da kız çocuğu intiharlarının olması "O köyde neler oluyor?" sorusunu gündeme getirdi.

Kimine göre Tavşantepe adeta korku filmlerinden fırlamış, "lanetli" bir köy. Köyün derin sırları var, ayin yaparak çocukları öldürüyorlar ve Narin'in ölümüyle bunlar bir bir günyüzüne çıkıyor…

Öte yandan bu "korku filmi" teorisi, Türkiye'nin gerici ve erkek egemen odakların önemli bir parçasını oluşturduğu, çocuk istismarları ve kadın cinayetleri üzerine inşa edilmiş toplumsal yapısı düşünüldüğünde çok hafif kalıyor.

Korku filmi izlemeyi seviyoruz. Çeşitli teorilere göre korku filmlerini izleyerek ilkel duygularımızı harekete geçiriyoruz, güvenli bir ortamda korkularımızla yüzleşme imkanı buluyoruz ve adrenalinin ardından gelen huzur dalgasının keyfini çıkarıyoruz.